Ocak ayının son haftasında Elazığ ve Malatya'da meydana gelen deprem hepimizi derinden üzdü.Depremde vefat eden vatandaşlarımıza Yüce Allah'tan rahmet yaralı olanlara da acil şifalar diliyoruz.

Bildiğiniz meydana gelen herhangi bir olay o günlerin gündemini oluşturur.Olay ile ilgili doğru-yanlış ne varsa bilende bilmeyende konuşur.O arada bazı hakikatler ortaya çıktığı gibi bazen insanı şaşırtan durumlarda ortaya çıkıyor.

Konuyu biraz daha açarsak öncelikle deprem bir doğal afettir.Depremi önceden haber veren bir teknik henüz keşfedilmiş değildir.Bu nedenle herkes olayı farklı bir açıdan ele almaktadır.

Sanırım gözleri görmeyen birkaç kişinin fili tarif ediş hikayesini bilirsiniz. Belki unutanlar için tekrar hatırlatalım.Gözleri görmeyenlerden biri filin ayağını tutar. Ona göre fil kocaman bir sütün gibidir.Diğeri kulaklarını tutar ona göre fil kocaman bir yaprak gibidir.Bir diğeri de filin kuyruğunu tutar ona göre de fil büyük bir fırça gibidir.

Deprem ile ilgili yapılan yorumlarda farklıydı.Bu yorumlar gözleri görmeyen kişilerin fili tanımlamasına benziyordu.Bir bölümü doğru ama eksik tanımlardı.

Öncelikle depreme sebep olan ana unsur nedir? Oradaki fay hattıdır.Dolayısıyla depremin birinci sebebi oradan geçen fay hattı olmuş oluyor.Peki o fay hattı kendiliğinden mi oraya yerleşti? Elbette ki hayır.Onu yaratan Yüce Allah'tır.Hiç bir şey O'nun izni olmadan harekete geçemez:" Gaybın anahtarları yalnızca O'nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah'ın bilgisi dahilinde) olmasın."(En'am,59).

Deprem günlerinde yapılan yanlış yorumlardan bir tanesi de depremin bir ceza olduğu şeklinde yapılan değerlendirmelerdi.Oysa meydana gelen her afet veya kaza-bela bir ceza değildir.Bir Hadisi Şerifte şöyle buyruluyor:"Belalara en fazla maruz kalanların başında Allah'ın en seçkin kulları olan Peygamberler gelir.Daha sonra da derecelerine göre diğer insanlar gelir".

Bu Hadisi Şerifinde ifade ettiği gibi en fazla imtihan edilenlerin başında Peygamberler ve derecesine göre diğer insanlar gelir.Öyleyse bu tür olaylar bir imtihandır.Nitekim Kur'an ayetleri de aynı şeyi söylüyor:"Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele."(Bakara,155).

Yüce Rabbimiz bu tür olaylar karşısında ne yapmamızı da bize bildirmektedir:

-"Onlar; başlarına bir musibet gelince, "Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah'a aidiz ve şüphesiz O'na döneceğiz" derler."(Bakara,156).

-"...Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar."(Talak,2).

-"...Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz."(Bakara,216).

Acı dolu deprem günlerinin belki de en komik ama İslam açısından en zararlı yorumu İslam adına konuşan bazı şarlatanların geçmişte Efendi Hazretlerinin depremleri nasıl önlediklerini anlatmalarıydı.

Bence en yıkıcı olan bölümlerden bir tanesi de bu yorumlardı.İslam'a ve Pozitif ilme tamamen ters düşen ve aslı astarı olmayan bu uydurmaların hala dinlendiğini görmek bana acı veriyor.Öyle ki tarih boyunca ilmin öncülüğünü yaptığına inandığımız İslam'ın/Müslümanların ne hallere getirildiğini görmek bana acı veriyor.

Öyle bir acı ki dünya ilim alanında her gün ileri giderken İslam adına konuşan bu şarlatanların komik hallere düşmesi bir tesadüf mü? Yoksa gizli bir el İslam'ı hayatın dışına mı itmek istiyor?

Çarşıda gezerken çeşitli dükkanlarının camlarında "Ödev Çıkartılır","Baca Temizliği Yapılır","Her Türlü Tamirat Yapılır" v.b.yazıları sanırım görmüşsünüzdür.Allah muhafaza İslam'a sokulan hurafe ve cehalet devam ederse bazı dükkanların camlarında da şu yazıyı görürseniz sakın şaşmayın:

"HER TÜRLÜ DEPREM DURDURULUR"