Hiç ölmeyecek gibi yaşıyoruz. Oysa ölüm her an gelebilir.

Okunan salalar, kalkan cenazeler bizim için en büyük nasihat. Ölüm, sürekli kendini bize hatırlatıyor.

3 günlük yalan dünya, belki de bugün son günümüz. Ölüm gerçeği sürekli karşımızda dikilirken, bizdeki cesarete bak, sanki hiç toprak altına girmeyecekmişiz gibi arz-ı endam ediyoruz.

Geçtiğimiz hafta ölüm, üst üste hatırlattı kendini bize.

ANNE EVİN DİREĞİDİR

Belediye Başkanımız Alinur Aktaş'ın, 86 yaşında hayatını kaybeden, annesi Meryem Aktaş'ın cenazesine katıldım önce.

Altınbaş Camii'nde, Annesinin cenaze namazını, Başkan Aktaş kıldırdı.

Cenaze namazı öncesi üzüntüsünü dile getiren Başkan Aktaş, "Acımızı paylaştınız. Annemiz evimizin direğiydi, o bizim her şeyimizdi. Acımızı paylaşan herkese teşekkür ediyorum" dedi.

Başkan Aktaş, annesinin cenazesi önünde tekbir getirirken, Kaymakam Ali Akça, Bursa milletvekilleri, Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, İlçe Belediye Başkanları, AK Parti İl Başkanı Cemalettin Torun, siyasi parti temsilcileri ve çok sayıda vatandaş bu tekbire eşlik ediyordu.

İnanıyorum ki Rahmetli annesi, bu tablo karşısında çok mutlu olmuştur.

Bu tabloyu rahmetli annemin cenazesinde yaşamıştım ben de. Urgancılar Camii'nde annemin cenazesini kılmak için safa geçmişken, hiç beklemediğim bir anda Camii imamı Resul Hoca seslenmiş ve beni imamlığa geçirmişti.

Bir evladın, anne babasının cenaze namazını kıldırması çok farklı bir duygu...

Kaymakamımız Ali Akça'nın da babasının cenaze namazını kıldırması, hala akıllarda.

Başkan Aktaş, Mahmudiye Mezarlığı'nda, annesinin kabri başında da Kuran okudu. Her anne baba ister ki evladı hayırlı bir evlat olsun. Öldükten sonra da evladı onları unutmasın, arkalarından Kuran okuyup, dua etsin.

Şahidiz ki; Annesine karşı Başkan Aktaş, son görevini çok hayırlı bir şekilde yaptı. Meryem anneye Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

EN ÇOK KİMİN ÖLÜMÜNE ÜZÜLÜR İNSAN?

Aynı gün, Yönetim Kurulu Başkanımız Ömer Şen ve Yazı İşleri Müdürümüz Cem Taşkıner ile, İlçe Milli Eğitim Müdürü Fatih Bilican'ın eşi Gülender Bilican'ın cenazesine katıldık.

Yolda giderken ölümü konuştuk. İnsanın, çocukken anne babasının ölmesi, çoluk çocuk sahibi olunca evladının ölmesi, ilerleyen yaşlarda da eşinin ölmesi, daha acıdır diye ortak bir tespitte bulunduk.

Merhumenin cenazesi, ikindi namazı vaktinde, Hacı Yusuf Şahin Camii'nden kaldırılarak, Hastane Mezarlığına defnedildi. Annemize Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

ÖLÜMÜN YAŞI YOK

Bu son defin miydi? Tabi ki hayır... Aynı gün bir acı haber daha aldık.

Mesudiye İlkokulu Müdür Yardımcısı Hamza Doğan, okulda kalp krizi geçirmişti. Geçen hafta TEOG sınavları vardı. Bildiğim kadarı ile Hamza Hocanın da sınava giren çocuğu vardı.

41 yaşında 2 çocuk babası olan, Hamza Doğan Hoca, 112 acil servis ekibi tarafından İnegöl Devlet Hastanesi acil servisine kaldırıldı.

Ancak tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bir kez daha hatırlattı ölüm kendini bize. Ve dedi ki yine; "Ölümün yaşı yok."

Hamza Doğan Hocanın cenazesi de, Çimen Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından, Hastane Mezarlığı'na defnedildi.

Hamza Hoca'yı, öğretmen arkadaşları ve öğrenciler uğurladılar. Hocamızı, Nuri Pakdil İHO Müdür yardımcısı Hüseyin Albayrak Hocamız vesilesi ile tanımıştım.

Okulda da birkaç kez çayımızı içmişti. Hüseyin Hoca, Hamza Hocanın vefatına, öz kardeşini kaybetmiş gibi üzüldü. Hocamıza Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

DÜĞÜN VE CENAZE

Cenaze namazında, bir gün önce sevdiklerini toprağa veren; İnegöl Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve Milli Eğitim Müdürü Fatih Bilican da vardı.

Bu vesile ile tekrar kendilerine başsağlığı diliyorum. Allah sabırlar versin.

Hayat böyledir işte. Düğün de cenaze de bizler için. Düğünün olur, damat gelin olursun. Ölüm gelir musallada cenaze olursun. Dün sala okunduğunda dinleyen sen, bugün ölürsün, salan okunur.

Velhasıl bir gün öleceğimizi unutmadan yaşamamız gerekiyor. Rabbim akıbetimizi hayırlı eylesin!