Yine bir tatil yeniden başladı. Tatiller insanların her türlü varlığının yenilenme, arılanma, gelişme dönemi. Tatiller mutluluğun anahtarı, duyguların oluşmasının ana kaynağı.

Cuma günü öğrenciler uzun bir tatil dönemine girdi. Tatillerde okul hayatının nostaljik öyküleri hep anlatılacak. Toplumumuzda iki kurumda yaşanan olayların öyküleri hep günceldir ve her zaman karşımıza çıkar. Askerlik öyküleri ile okul öyküleri. Düğünlerde, derneklerde, toplantılarda, cemiyetlerde bu öyküler sohbetlerin tadı tuzu olur.

Eğitim maaslesef toplumumuzun kanayan yarası. Her yıl yeni değişiklikler, yeni müfredatlar, yeni sınav sistemleri hayatımıza giriyor. Yapılan değişikliklerden eğitim yöneticilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin velilerin adeta başı dönüyor. Bugün doğru bildiğiniz bir mevzuat konusu yarın hemen değişiveriyor. Eğitim yöneticisi olmama rağmen çok iyi bildiğim mevzuat ile ilgili soru sorulduğunda, sorunun cevabını verirken teredddüt yaşıyorum, yanlış bilgi vermekten kaçınma adına mevzuata yeniden bakmam gerekiyor demek zorunda kalıyorum. Yapılan değişklikler daha çok ülkemiz insanının hayat standartlarını iyileştirmeye yönelik olması gerekireken maalesef günü kurtarmaya yönelik çalışmaları içeriyor. Eğitim kalitesi gün geçtikçe düşüyor, öğrencilerde değerlere yönelik davranış kazandırma çalışmaları yetersiz. Mİlli Eğitim sisteminin eğitim ve öğretim olmak üzere iki boyutlu örgütlendiği söylense de yazılsa da, bunun böyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Bütün enerjimizi öğretim boyut için harcıyoruz. Eğitim boyutunda entropi yaşıyoruz. Eğitim boyutunda yaşanan entropi öğretim boyutuna da sirayet ediyor.

Ülkemizde her şeyde olduğu gibi eğitim siteminde de mışlar çok. Yöneticilerin, öğretmenlerin, öğrencilerin üzerinde o kadar çok bürakratik işler var ki bunları yapmaya ne öğrencinin, ne öğretmenin, ne velinin, ne de eğitim yöneticilerinin yetişmesine zamanın yetmeyeceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu yazdıklarımın eleştiri olarak alınmamasını, sistemin iyileştirilmesi için neler yapılabilir diye değerlendirilmesini istiyorum.

Eğitim sisteminin sade, basit, anlaşılır olmasına çaba sarf edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Her olumsuz bir olay ile karşılaşıldığında, ders programlarına yeni dersler eklemek yerine, davranış değiştirmeye, yeni davranış kazandırmaya yönelik müfredat değişiklikleri yapılmalı.

Biz nasıl bir insan istiyoruz? Önce bu sorunun cevabı eğilmeden, bükülmeden, siyasi kaygılardan uzak, vatansever biri olarak cevap vermek gerek. Eğitim kurumları siyasi partilerin arka bahçeleri olarak görülmemeli, okullar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin arka bahçesi olmayı başarabilmeli. Eğitim kurumları arasında bana yakın kurum, bana uzak kurum olarak ayrıştırılmasına asla izin verilmemeli. Bunu yapan mı var? derseniz, böyle yapanların olduğunu örnekleriyle yazabilirim, anlatabilirim.

İnsanlarımızın ortak paydası Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olmalı, vatandaşlık duygusu geliştirilmeli. Görev verilecek mevki ve makamlara insanların yeterlilikleri dikkate alınarak yapılmalı. Şu cemaate veya fişman tarikate yakın olanlara makam veya mevki verilme önceliği olmamalı. Bunu nereden çıkarıyorsun, mevzuatımızda böyle bir şey yok diyen çıkabilir ama görünen köy de klavuz istemiyor. Bunları bir vatandaş olarak yazıyorum, bende bırakılan izlenim bu. Cemaat ve tarikatlar sosyal bir ihtiyaçtan doğduğu halde şu an Ülkemizde tarikat ve cemaatler ekonomik faaliyet içindeler, terlik, bal kuruyemiş satıyorlar tarikat ve cemaat iştiğali adeta geçim kaynağı olmuş. Sosyal bir ihtiyacın giderilmesi havasından çok uzak görünüyorlar.

Cuma günü öğrencilerimiz karnelerini aldı, bazıları güldü, bazıları ağladı, bazıları mutlu oldu, bazıları üzüldü. Karnelerde ki not baremleri öğrencilerimizin nasıl bir insan olduğunu göstermemekte, onların derslerinin başarı durumlarını göstermekte. Akademik başarısızlık çalışmayala giderilebilir, bunun telafisi mümkün olabilir. Çocuklarımıza iyi insan olmak, adam olmak davranışını kazandırmak esas mesele. Dünyanın en zengin insanı, en zeki insanı, en güzel sıfatlı insanı olabilirsiniz ama esas olanı adam gibi adam olmak, mesele bu. Adam gibi adam olmak önemli, gerisi tefarruat, tefarruatta boğulmamak gerek. Yeni bir eğitim öğretim yılı sona erdi, unutmayalım ki her bitiş, yeniden doğuşun habercisi.