"Hayır" kelimesi Türkçemiz de olumsuzluğu anlatan bir sözcüktür.Bir şeyi ret etmek,kabul etmemek v.b.durumlar için kullanılır.Dolayısıyla hoşa gitmeyen durumlar için kullanılan bir kavramdır.

Hayatta, insanın hoşuna giden bazı durumlar vardır, bir de hoşuna gitmeyen bazı şeyler vardır.Hoşuna giden şeyler için "Evet" kelimesi kullanılır,hoşuna gitmeyen şeyler için ise "Hayır" kelimesi kullanılır.Bu evet ve hayır kelimeleri kişinin kendi tercihine göre değişir.Yani subjektif sözcüklerdir.Benim beğendiğim şeyleri siz beğenmeyebilirsiniz,diğerinin beğendiğini ben beğenmeyebilirim.

Kişinin tercihine bağlı olduğu için bir insan bazı durumlarda "Evet" bazı durumlarda da "Hayır" kavramlarını kullanır.Kişinin tercihine bağlı olan bu iki kelimeye farklı anlamlar yüklemek yanlıştır.Örneğin "Hayır da hayr vardır" demek gibi."HAYR" Arapçada 'hayırlı' anlamına gelen kelimedir.Dolayısıyla Türkçemizde ki "Hayır" kelimesiyle bir alakası yoktur.Sadece ses benzerliği vardır.O nedenle "Hayır da hayr vardır " sözü ayet olmadığı gibi,hadis-i şerif de değildir.Ayrıca İslamın temel sözlerinden biri de değildir.

Hayırda hayr vardır sözünü genelleştirirseniz bazı yerlerde insana hatta inancına bile büyük zararlar verebilir.Örneğin, Rabbimiz ruhlar aleminde bizlere "Ben sizin Rabbiniz değilmiyim?" diye sormuştu.Bizler de cevap olarak "Evet ya Rabbi sen bizim Rabbimizsin" demiştik.Burada haşa "Hayır "deseydik hayırlı bir sonuç olurmuydu?

Nikah masasında nikah memurunun damat ve geline "falanı kendine eş kabul ediyormusun?" sorusuna "Hayır "dendiğinde buradaki "Hayır da hayr vardır" denilebilir mi?

"Hayır da hayr var" sözü 1960 Anayasasını ret etmek isteyenlerin o günlerde ortaya attığı bir sözdür.Bir başbakanı ve bakanları idam etmiş baskıcı bir cunta yönetiminin halka dayattığı anayasaya karşı gelmek büyük bir cesaret gerektiriyordu.Söz ve düşünce özgürlüğünün olmadığı o dönemde elbette insanlar ancak kuş diliyle ve şifrelerle birbirlerine mesaj verebiliyordu.İşte bu söz o dönemden kalma bir sözdür.

1960 Anayasasının baskıcı yapısıyla o günlerin zorlu durumunu bugünkü durum ile aynı kefeye koymak bizim Temel'in şu fıkrasına benzer.Temel bir yerde büyük bir kalabalık görür,bakar ki adamın biri damda mahsur kalmış aşağıya inemiyor.Toplanan insanlar onu bir türlü indiremiyorlar.Temel hemen olaya müdahale ederek der ki:

-"Bana uzun bir ip getirin".Oradakiler ipi getiriyorlar.Temel:

- "İpi adama atın,beline bağlasın ve çekin "diyor.

Etraftakiler temel'in dediği gibi ipi adama atıyorlar ve aşağıya çekiyorlar.Adam büyük bir gürültüyle yere düşüp kolu bacağı kırılıyor.Oradakiler Temel'e koşup "Ne yaptın Temel?" diye sorunca, Temel şaşkın bir şekilde şu cevabı veriyor:

-"Allah Allah!Geçen gün adamın birini kuyudan bu şekilde çıkardık".

Hafta sonu Televizyonda "Hayır"cı bir Genel Başkanın konuşmasını izledim.Şunu da ifade edeyim ki prensip olarak ben birini dinlediğim zaman mümkün olduğunca objektif ve gerçekten yeni şeyler öğrenmek için dinlerim. "Hayır"ı savunan Genel Başkanı da o niyetle dinlemeye başladım.Konuşmasının daha ilk bölümünde hayal kırıklığına uğradım.

Ben o Genel başkandan yeni Anayasaya neden karşı oluşunun ilmi ve mantıklı sebeplerini açıklamasını beklerken o konuşma benim nazarımda 2 bölümden öteye gidememişti.

1-Evhamlar,

2-İthamlar.

Evhamlar, diyorum çünkü tek adamlığı o kadar abarttı ki neredeyse Yeni Anayasa kabul edildiğinde Türkiye'de Tayyip ERDOĞAN'dan başka hiç kimse olmayacak.Konuşmasının bir bölümünde 600 milletvekiline ne ihtiyaç var derken sonlara doğru onlarında ortadan kalkacağını iddia etti.(Kendi kendisiyle çelişkiye düştü).

İthamlar, diyorum çünkü 18 yaşındaki gençlerin seçilmesine akıllara durgunluk veren bir yorum getirdi.Ona göre 18 yaşındakiler milletvekili olursa askerlikten de muaf olacaklarından bu Yeni Anayasayı getirenlerin amacı çocuklarını milletvekili yapıp askerlikten kurtarmakmış.

Araştırdım baktım ki Cumhurbaşkanının 18 yaşında çocuğu yok.

Evhamlar ve İthamlar üzere kurulan bir "Hayır" kampanyasında bırakın "Hayır da hayr vardır" sözünün doğruluğunu savunmak ,tam aksine "Hayır da yalan,aldatma,çekememezlik,ilimden yoksunluk ve ülkenin geleceğini karartmak vardır".