Aslını ve kendini bilme gayretindekilerin gurbeti, batanları sevmeyenlerin gözündeki arayış, aşka düşmüşlerin cehennemi, maksuda erme derdini yüreklerinde büyütenlerin ümit aynası, "acaba" ların ve "belki" lerin harman yeri, kuşkuların ve şüphe baykuşlarının tüneği olan dünya!
Sordukları sorunun diyetine can bağışlayanların canan diye çağrıldığı memleket, güvenlik ve esenlik yurdu, ölümsüzlük sırrına erenlerin seyirgahı, hayalin hakikate, rüyaların gerçeğe yükseldiği alem olan ahiret !
İki alemi kendinde kaybeden, yitiğini elde etme uğruna ömür tüketen, bulduktan sonra da kaybettiğini gayb eden, gaybın ve aşikarın dillendiği dil, göründüğü yol, tutunduğu el, dirildiği ve anlamını bulduğu gönül olan insan!
Dünya, ahiret ve insan... Dünya ahiretin tarlası ise, mahsulü de insan olmalı değil mi?.. Ya da dünya bir, ahiret bir midir? Dünyamızın ve ahiretimizin insanı yegane değil midir?Amel tohumunu dünya tarlasına bırakan rençper, toprağın altını deşeleyen eller,tohumda mahsulü gören gözlerin sahibi olan ey insan! Elbette mahsulünü toplayacaksın! Ektiğin gül tohumundan ne vakit armut ağacı zuhur etti? Sen ne vakit çalışmaktan geri durdun diye Güneş doğmaktan, toprak vazifesini yapmaktan, su serinletmekten, ateş yakmaktan vazgeçti?
Her ne işlersen işle, aynandır bu alem! Aynasıdır insanın. Aynısıdır belki de üç beş harf ile dillenen kelime, birazcık tefekkürle olgunlaşan düşünce ve insan eliyle zuhura gelen amel ve eylem!
Tefekkür kazmasını derine vur ey gönül! Kalp toprağını harmanla. İlim nehrine yakın dur ki, hakikat güneşinin celali ile yanmasın emeklerin. Sula düşünce filizlerini, yarını var bugünün, çoğu gitti azı kaldı...
Ecel kışı gelmeden gönül bahçende hasadını yapadur. Varsa bir hakikat şu hayalhanesinde, işte budur! İşte budur!
KONUŞTUM
Derdimin içinde,bulunmaz hece
Davamki ,yüceden dahada yüce
Sığındım sırrımda, saklanan güce
Huzurda durupta, öyle konuştum
Asıl'ı suretten hasıl sanmadan
Aradım yıllarca hiç usanmadan
Uyanırsın diyen söze kanmadan
Saatim kurupta öyle konuştum
Herkesin saklıdır, günahı kiri
Herkeste zulumat ezelden diri
Kendine hasretken işbu fakiri
Kendinden sorupta öyle konuştum
Çözemez tılsımım ilim ile fen
Taşımaz ey beşer, ölmezi kufen
Bedenim bir kule,ruhum hezarfen
Kanadım vurupta öyle konuştum
Hastaydı bir zaman idrak bedenim
Yalnızlık yulardı, çile yedenim
olmadı aczime yardım edenim
İçmedim şurupta öyle konuştum
Yemedim yutmadım helali bile
Dudağım değdirmem, hala sebile
Lüzumsuz kelamı versemde dile
Kalbimi burupta öyle konuştum
H.süngü