Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (SAV)'in hadislerinde ısrarla insanlara tavsiye ettiği, Osmanlı tıbbının, başhekimlerinin, tıbbın dehası İbn-i Sina'nın sıkça başvurduğu bu hacamat nedir ve ne işe yaramaktadır?

Kısaca Hacamat; cilt altında birikmiş, kılcal damarlarda dolaşmakta zorlanan atıl kalmış, vücuda zararlı maddelerin, hastalık yapıcı toksinleri ve ağır metalleri cilde uygulanan vakum yolu ile cilt altından çekilip vücuttan atılmasıdır. Vücudumuzun biriktirip atamadığı birçok toksin, ağır metaller, doku artıkları, yediğimiz içtiğimiz gıdalardan aldığımız hormonlar, katkı maddeleri, boyalar, kimyasal maddeler var. Bunlar cilt altındaki kılcal damarlarda ve bağ dokusunda birikmektedir. Soluduğumuz havada, (ki İnegöl bu konuda sanayi bölgelerinden dolayı ciddi bir potansiyele sahip) yüksek oranda partiküller mevcut, yine egzoz gazları ve tabii ki sigara dumanında binlerce çeşitzararlı kimyasal maddeler mevcut.Bu durum da vücudu strese sokuyor, gerginlik ve sebepsiz ağrılara sebep oluyor.

Yediğimiz gıdalarda, paketli gıdaların hemen tümünde koruyucu katkı maddeleri, boyar maddeler ve hormonlar bulunmakta. Şişelenmiş kaynak sularında bile eser miktarda da olsa nitrik asit ve arsenik gibi zehirli pek çok maddeye rastlanabiliyor.Bunlardan kaçmamız mümkün değil. Farkında değiliz ama bağışıklık sistemimiz her gün bu toksinlerle, insanın doğasına aykırı maddelerle savaşıp duruyor.

Vücudumuzun kan damarlarımızda birlikte seyreden lenf sistemimiz var. Lenf sistemi solunumla ve beslenme ile kana karışan bu yabancı maddeleri ve mikropları çekerek yok etmeye çalışır. Yoğun bir durumda lenf bezleri şişer, ağrılı bir hal alabilir. Sıklıkla boyunda, çene altında ve koltuk altlarında bu şişliklere rastlayabiliriz. Lenf sistemi yok edemediği maddeleri sırta yakın bir bölgede olan merkeze göndererek biriktirir.

İşte hacamat uygulaması bu birikimi azaltarak bağışıklık sistemini rahatlatır ve mikroplarla savaşmak için vücudu güçlendirir. Kılcal damarlar ve bağ dokusun da biriken, dolaşım bozukluğu, halsizlik, yorgunluk, ödem, ağrı, kaşıntı, yanma, uyuşma ve karıncalanma yapan atıkların, ağır metallerin ve toksinlerin atılmasını sağlar, zindelik verir.Hacamat sonrasında; kan dolaşımı artar, kas gerginliği ve katılığı ortadan kalkar.

İslamiyet'in başlangıcında da hacamatın hem hastalıklardan korunma hem de tedavi amaçlı uygulandığını, Peygamber Efendimizin (SAV) bizzat kendisine hacamat yaptırdığı ve hacamatı tavsiye ettiğini bilmekteyiz.İbn-i Abas, Resullah'ın miraç gecesinde, meleklerden oluşan bir cemaate her uğrayışında kendisine meleklerin 'Hacamat olmaya devam et, Ümmetine de hacamat olmalarını emret' dediklerini nakleder. (Tıb-12 Tirmizi, İbn-i Mace)

Günümüze dönecek olursak, Son dönemde yapılan çalışmalarda; hacamat kanının, damardan alınan kana oranlar 2,5-3 Kat fazla toksin madde, ağır metal ve yağ içerdiği tespit edilmiştir.

Tıbbi hacamat aynı zamanda akupunktur uygulama noktalarına da içerir. Böylece akupunktur tedavi noktalarının uyarılması sağlanmakta ve vücut enerjisini dengelenmesi sağlanmaktadır.Kupa sayısındansa uygulama bölgeleri önemlidir. Rastgele uygulanmamalıdır.

Uygun malzemelerle, sıhhi bir ortamda bilgi ve beceri ile yapılan tıbbi hacamat sonrası vücutta iz kalmaz.Hiçbir riski ve yan etkisi yoktur.Günlük hayatı, çalışmayı etkilemez.

  • Kişinin rahatsızlığı olmasa da bağışıklık sistemini güçlendirmek için uygulanabilir.
  • Bel fıtığı gibi mekanik ağrılarda bölgesel olarak ödemli giderdiği ve baskıyı azalttığı için kısa sürede rahatlama sağlamaktadır.
  • Astım ve bronşitte tedavi etkinliğini arttırır.
  • Baş ağrısı, migren ve epilepsi de atak sıklığını azaltır.
  • Artrit, romatizma, bel, boyun ve bacak ağrılarını azaltır.
  • Kanserojen birikimlerini vücuttan uzaklaştırır.
  • Tansiyon, şeker ve yüksek kolesterolün dengelenmesine yardımcıdır.