MEDİNE TARİHİMİZİN ÖZETİ: Yesrib'in Medine haline gelme sürecini ve Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin oradaki on yılını ana hatlarıyla şöyle izleyebiliriz:

a- Darulerkam'da gizlice Kur'an okunmaya çalışılan Mekke döneminden sonra, İslam'ı devlet yapma, Allah'ın ahkamını kanunlaştırma dönemi oldu, Medine dönemi. İslam, lütfedenlerin emirlerini yerine getirdiği bir din olmaktan yükselip ayet ayet, hadis hadis hayata nüfuz eden bir din haline geldi. İslam devletinin temel ilkeleri yerleştirildi. Kıyamete kadar yaşayacak bütün insanların rehberi olacak sistem oluşturuldu. Medine'de yaşayan farklı kesimleri ihtiva eden önemli bir anlaşma yapılarak, kurallı ve ilkeli bir yapılaşma tesis edildi. Kadın ve kölelik gibi insanlığın kangrenleşmiş sorunlarına en mükemmel çareler getirildi. Kadınlar erkeklerin oturduğu yere oturtuldu.

b- Mü'minler, aynı anneden doğdukları kardeşleriyle hissettikleri yakınlığı bile aşacak düzeyde bir kardeşlik bağını tesis ettiler.Birbirlerine mal ve can feda etmeye hazır hale geldiler. Böylece, İslam'ın devlet haline gelmesinin en önemli gereklerinden biri olan kenetlenmiş halk kitlesi oluştu. O halk, canıyla, malıyla dini ve dinini yaşadığı toprağı için hazır ordu haline geldi. Konuşmak gerektiğinde konuşan, iş gerektiğinde iş yapan mübarek bir halk tabakası ortaya çıktı. Medine, Kur'an'ın dediklerinin Mushaflarda yazılı iyi sözler olarak kalmasını önleyip, bütün Kur'an'ı tek harfine kadar yaşanmış, gönül rızasıyla tatbik edilmiş bir kitap haline getirmiştir.

c- Medine, İslam'ın geleceği açısından fitne oluşturabilecek Yahudilerden temizlendi. Çünkü Yahudiler, daha önce din görmüş ve o dini tahrif etmişlerdi. Müslümanların dinlerini sulandırmaları açısından ciddi bir tehlike, askeri açıdan da riskli bir konumda bulunuyorlardı. Kısa bir zamanda, imzaladıkları anlaşmalara hıyanet ederek Medine dışına sürülmelerinin yasal zeminini kendileri oluşturdular.

d- Medine'nin dışında kalan devletler ve kabileler davet halkasına alındı. Bizzat Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem onlara elçilerini gönderdi; imana davet edildiler. Açılım merkezden bütün dünyaya doğru gerçekleşti. Medine'ye gelen temsilcilerle görüşüldü. On yıl gibi kısa bir zamanda uluslararası hale gelindi.

e- Ashabı kiram, Mekke döneminde gösterdiği sabrın bir benzerini Medine'de gösterdi. Medine, Mekke'deki olaylardan aşağı kalmayacak sıkıntılarla yoğruldu. İç ve dış sorunlar, ashabın sabır göğsüne çarptı ve zararsız hale geldi. Medine, Mekke'ye göre daha rahat bir dönem değildi. Bilakis daha yoğun ve daha ağır sorunlar yaşandı.

f- Medine döneminde küfrün fikir babalarına karşı yapılan hamleler önemli sonuçlar kazandırdı. Dünya kafirleri olarak azalmadılarsa da Medine'yi çevreleyen bölgede üretken kafirler temizlenmiş oldu.

g- Ekonomik yapı güçlendirildi. Sadaka alan konumundan sadaka dağıtan konuma geçildi. Cihadın en önemli türlerinden biri olarak malla cihad geliştirildi.

h- Mescit hayatın merkezi haline getirildi. Ezan simge oldu. Dinin kemale erdiği Kur'an'la perçinlendi.

i- En önemli toplumsal sorunlardan biri olarak münafıklığa karşı tedbirler alındı. Küfür ve nifak meydandan tamamen çekilmedi; fırsatları gözlediği bir sürece girmiş oldu. Müslümanlar da buna karşılık cihad hamlesiyle teyakkuzda oldular.

Özlerde değişme yoktur. İslam'a iman eden insanların özü, ilk mü'minlerle aynıdır. Birinci asır mü'minleriyle günümüz mü'minlerinin özde bir farkı yoktur.Cephenin diğer bölümlerini oluşturan kafirlerde ve münafıklarda da bir değişiklik yoktur. Araçlar ve renkler değişik görünse de amaçlar ve gayeler aynıdır. Herkes yolundadır ve yolun gereklerini yapmaktadır. Adların değişmesine, renklerin cazibesine aldanacak değiliz. İslam güçlendikçe nifak yayılacak, mü'minler zayıfladıkça da küfür dişlerini gösterecektir. İslam'ın karşısına dikilenin adı Ebu Cehil olsa ne olur, Ebu Leheb olsa ne olur?

O günkü sıddık Ebu Bekir (radiyallahu anh) idi. Aynı sadakati gösterebildikten sonra bugünkü sıddık Ahmed veya Mehmed olsa ne olur? İman aynı iman, küfür aynı küfür, cephe aynı cephedir.