Bu akşam itibariyle yeni bir takvim yılına daha gireceğiz.Yüce Rabbimiz bu vakitleri hayırlar da kullanmamızı cümlemize nasip etsin.Aslında tartışılan takvimlerin kendisi değil isimleridir.Yoksa iki tür takvim yılı Kur'an'da da geçmektedir.Rahman suresi 5.Ayetinde şöyle buyruluyor:"Güneş ve Ay bir hesaba göre (hareket etmekte)dir".Bu ayetten anlıyoruz ki Güneş ve Ay bize zamanı bildiriyor.

Kehf suresinde Ashabı Kehf'ın mağarada ki kalma süresinden bahsedilirken Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:"Onlar mağaralarında üç yüzyıl ve buna ilaveten dokuz yıl kalmışlardır"(Kehf,25).Alimlerimiz bu ayetin bizlere şunu öğrettiklerini söylerler.Üç yüz yıl Güneş takvimine göre ,üç yüz dokuz yıl da Ay takvimine göredir.

Aslında tartışma konusu olan Güneş veya Ay takvimi meselesi değildir.Bu takvimlerin sonradan aldıkları isimlerdir.Çünkü Güneş takvimine Hırıstiyanlar sahip çıkmış ve ismini 'Miladi Takvim' koymuşlardır.Ay takvimine de Müslümanlar sahip çıkmış ve ismini de 'Hicri takvim 'koymuşlardır (Hz.Ömer (ra) döneminde).

Doğrusunu isterseniz Miladi takvimin ismini ve başlangıcını Hz.İsa'nın(as) doğumundan almış olması yıllardır tartışma konusu olmasının sebebini oluşturmuştur.Yoksa iki takvimin de vakitlerini yaratan ve hesabını bize öğreten Yüce Rabbimizdir.

Bu tartışmaları bir tarafa bırakırsak -ki son zamanlarda eskisi gibi tartışılmıyor-bize düşen bir yılın muhasebesini yapmaktır.Geçen seneyi yani 2015 yılını nasıl geçirdik?.Yaptığımız ameller,hayır ve hasenatımız açısından yeteri kadar değerlendirebildik mi?Aslında bunu tartışmak gerekir.

Çünkü sürekli hesabını kontrol eden bir tüccar iflas etmez,etse de büyük zararlara uğramaz.Ama hesabını yapmayan bir tüccar zarar ettiğini uzun zaman sonra fark ettiğinde iş işten çoktan geçmiş olacaktır.

İnsan bedenen kirlenince yıkanır.Tekrar kirlenir ve tekrar yıkanır.Yıkanmaz ise o kirler onun sağlığını bozar.İnsanın manevi yönü de böyledir.Zaman zaman günah işliyoruz tövbe ve istiğfar etmezsek,kendimizi hesaba çekmezsek ruhumuz,kalbimiz ve imanımız zarar görür.

Takvimler aslında bizim yolcu olduğumuzu bizlere öğretirler.Kopardığımız her takvim yaprağı ömrümüzden geçen günlerdir.Geçen günleri geri getirmek mümkün değildir.Bu akşam ilk yaprağını koparacağımız takvimin sayfalarına bakınız bitmeyecek kadar kalın görünüyor.Ama sağ kalırsak o kocaman kalınlıktaki takvimin de son yaprağını koparacağız.Tıpkı geçen yılın Aralık ayının son yaprağını kopardığımız gibi.

Geçen yıl aramızda olup ta şu anda olmayan yakınlarınızı ,akrabalarınızı ve tanıdıkları hayal edin.Geçen yıl onlarda takvimin ilk yaprağını koparmışlardı.Ama şimdi aramızda değillerdir.

Aslında ahireti,ölümü kabri her gün simgesel olarak yaşıyoruz.Örneğin,gündüzün başınızdan geçen çok üzücü veya çok sevindirici bir olay o gece rüyanıza girer.Tıpkı onun gibi dünyada yaptıklarımız da ahirette karşımıza çıkacaktır.Gündüz dünya hayatını,gece ahireti bize hatırlatıyor.Yine aynı şekilde yatağımız kabrimizin, uykumuz da küçük bir ölümün örnekleridir.

Allah bir insana iki korkuyu birden yaşatmaz. Bu dünyada Allah'tan korkanlar ahirette korku yaşamayacaklardır.Ancak bu dünyada Allah'tan korkmayanlar ahirette çok korku yaşayacaklardır.

Rabbimiz bizlere ahirette soracak:"Ey kulum! mü'min ve müslümanmısın?".Bizler de "Evet ya Rabbi Elhamdulillah huzuruna imanlı geldik "diyeceğiz. Ve Rabbimiz tekrar soracak "İmanla geldiğine dair şahidin var mı?"Bizler de şöyle cevap vereceğiz İnşaallah:"Evet ya Rabbi!Şahidim hayatımdır.Yaşadığım hayat imanıma şahittir".

Unutmayın.Hayatını imanına şahit gösteremeyenlerin hesabı çok çetin geçecektir.