Günah işleme psikolojisini nasıl olduğunu anlamaya çalışan genç, bunu tecrübe etmek için günahlardan günah beğeniyordu. Çünkü daha önce yapageldiği günahlardan, yani farkında olmadan alışkanlık haline getirdiklerinden bu psikolojiyi anlayamamıştı.

Acaba kafasını kızdıran birini, gözünü karartıp haksız yere öldürse miydi?

Yoksa büyük akıllılık edip elindeki parayı en yüksek faiz veren bankaya mı yatırsaydı?

Yoksa bireysel özgürlükler adına her türlü kul hakkına tecavüz edip ahlaksızca davranışları toplum arasında sergilese miydi?

Bir günah nasıl işlenir, çok ama çok merak ediyordu.

Hiçbir günah işlememiş melek gibi bir çocuk da değildi aslında. Sadece işin farkında olmak istiyordu. Günah işlemenin bir hazırlık safhası var mıydı bilmiyordu. Düşündü, düşündü...

Bazı günahlar çok doğal gelişiyordu ama bazıları da bir arkadaş meclisinde heyecanla karara bağlanıyor, organize işlenebiliyordu çeteler gibi.

Bazı görsel günahlar nehirler gibi akıp gidiyordu gözlerinin önünden. Yani hazırlık safhasını kafaya takmaya gerek yoktu.

Acaba hazırlıktan önce de birinden görmek, öbüründen duymak ya da izledikten sonra mı hazır olunurdu, bilemedi.

En kolayına gelen günah işleme yöntemini keşfetti. Toplum içinde herkesin yaptığı "aman delikanlıdır yapacaktır, yakışır" şeklinde teşvik edilen bir günahı tercih edecekti.

Toplumda yaygın olmayan hatta insanların iğrenç gördüğü günahı işleyip o psikolojiyi tatmak istedi ama tırstı. Ufak bir deneyim için kötü anılmak istemedi.

Önce kalbini kontrol etti. Bunu yapmaya yüreği var mıydı? Tekrar neyin tecrübesini yaşamak istediğini sordu kendisine? Niyetinde kararlı mıydı?

Bu projenin sonunda kendini nerede bulmayı düşünüyordu? Doluya koydu olmadı, boşa koydu dolmadı. Ama içinde de bir his bu psikolojiyi yaşaması gerektiğini anlatıyordu.

Aklından mı ruhundan mı ayıramadığı belli belirsiz bir takım baskıları hissediyordu.

Bir kitapta, günah işlemek isteyen insanın hali, balın üzerine konmuş sineğe benzer diye okumuştu. Bal sinek için lezzetlidir fakat uçmak istediğinde ayakları yapıştığı için ölünceye kadar orada kalır, yazıyordu.

Kendisini sinekle kıyasladı, düşündü vazgeçmek istedi. Fakat içindeki merak, bu duyguyu bastıracak kadar güçlü değildi.

Mesela, bir kız arkadaş edinebilirdi. Nasıl olsa okullarda, sokaklarda, parklarda herkes kız arkadaşıyla birlikte gezebiliyordu. Hiç kimse dönüpte bir şey demiyordu. Lakin bir kızın elinden tutmakla ne anlayabilirdi günah psikolojisinden. (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)