Gücü elinde bulunduranlar, o güçlerine güvenip hak, hukuk, masumiyet, insan hakları, çocuk hakları, uluslararası hukuk falan dinlemeden akıllarına eseni yapıyorlar.Ukrayna olayı tüm çarpıklıkarı gözler önüne serdi bir kez daha. Tabii ki görmek isteyen gözler için. Görelim artık;

1-Dünyanın egemen güçleri, tapındıkları emperyal sistemleri için her yolu mubah görürler. Bunların demokrasi, insan hakları, hukuk gibi kavramları dillerine dolamaları, pis yüzlerini ve pis işlerini gizlemek içindir.

2-Çağdaşlık denen şey aslında, insanlığın dini ve insani değerlerini yok saymanın kılıfıdır. Ve bu çağda yaşanan herşeyin doğru olduğu algısına hizmet eden bir maskedir.

3- Güçlü devletler, birbirlerini korurlar, tabiri caizse "it iti ısırmaz" yani. Aralarındaki hesaplaşmaları veya paylaşmaları 3.devletler üzerinden yaparlar. 1945-1990 arasındaki soğuk savaş döneminde, ABD ve SSCB, dünyayı iki kutba bölüp beraberce kontrol etmişlerdir. Farklı ülkeleri ve blokları kendi yanlarına çekip düzenlerini devam ettirmişlerdir. Benzer tiyatrolar şimdilerde de sahnededir.

4- Büyük güçlerin çarpışıyor görünmeleri genelde kurgudur.15 gündür Ukrayna'da yaşanan Rus işgali, batılı devletlerce planlanmıştır. 2014'te Rusya, Kırım'ı işgal ettiğinde susmuşlar, Ukrayna'da devrim yapıp batı yanlısı yönetim kurmuşlar, o yönetime "seni AB'ye alacağız, NATO'ya alacağız" diyerek gaz vermişler, eş zamanlı olarak Rusya'yı da tahrik etmişler ve bugün yaşanan savaşı kurgulamışlardır.

5- Son üç asırdaki olaylara bakınca, batılılar ne kadar çok "barış"kelimesini kullanıyorlarsa, o oranda savaş planladıklarını görürüz. Ukrayna'ya yollanan silahların çeşitleri ve yabancı savaşçılar, Rusya tarafına daki Rus olmayan savaşçılar göstermektedir ki, Ukrayna'daki savaşın uzun sürmesini istemektedirler. Böylece Avrupalılar ABD'nin "koruyucu kanatları" altına daha çok girmiş olacak, NATO'nun azalan etkinliği artacak, silah şirketleri ve enerji şirketleri delice paralar kazanacak. Rusya ise bu danışıklı dövüşte toprak, güç kazanacak, oynadığı "batı düşmanı" rolünün ücretini almış olacak.

6- Emperyalist güçlerin kurguladığı savaşlarda, çatışmalarda kaybeden hep masum insanlar olur, yine öyle oluyor. Milyonlarca Ukraynalı şimdiden yerini yurdunu kaybetti ve mülteci durumuna düştü. Mazlumun hangi dinden, milletten olduğu farketmez, Ukraynalıların bu durumlara düşmesi üzücü bir durumdur. Ancak burda bir parantez açalım. Batılı devletler ve medya, Ukraynalı mültecilerin acılarını dillendirip, tüm mültecilere kapılarını açtı, iyide yaptı. Ancak sormak lazım; Ukraynalıların canı can da, Suriyeli mültecilerin canı patlıcan mıydı? Akdeniz'de boğulan 25 bin Suriyeli insan değil miydi ki onlara kapılarınızı kapatıp ölüme terk ettiniz? Avrupalıların ölmesi kötü iken, Avrupa dışında kalan insanların ölmesi normal mi? Afrikada, Ortadoğu'da sizin kurguladığınız savaşlar ve terör olaylarında ölenler veya açlıktan ölenler insan değil mi ki, onları görmezden geliyorsunuz? Ukraynalılara -haklı olarak- üzülen, ülkemiz içindeki çevrelere soruyorum, senelerdir Suriyeliler'e karşı algı oluştururken hiç utanmadınız mı insanlığınızdan?

7-BM denen kuruluş, 5 daimi üyenin kuklası olan adaletsiz bir kuruluştur. Veto hakkına sahip olan Rusya, işgalci olmasına rağmen BM hiçbirşey yapamamıştır, yapamaz.Zira Rusya veto yetkisi olan bir ülke.Dolayısıyla yeni ve adil bir küresel yapılanmaya ihtiyaç olduğu net olarak ortadadır. Türkiye olarak, "Dünya beşten büyüktür" dememizin neden değerli olduğu ortadadır.

8- Rusya'yı yaptığı işgalden dolayı kınayanların; ABD'nin, Fransa'nın, İngiltere'nin işgallerine ses çıkarmamaları, Afganistan, Irak, Libya, Fistin, Cezayir, Suriye gibi ülkeleri kan gölüne çevirenleri eleştirmemeleri ne kadar ikiyüzlü olduklarını göstermektedir.

9- Görelim artık: Bu zalim sömürgen devletlerin, fırsat bulduğunda her zalimliği yapabilecekleri bir kez daha ortaya çıkmıştır. Büyük planlarından birisinin de Türkiye'yi parçalamak olduğu da sır değildir. 15 Temmuz'da yapmak istedikleri buydu. Yine deneyeceklerini bilmek için kahin olmaya gerek yok. O zaman ;Milli savunma sanayisini geliştirmek, terörle ülke içinde ve sınır ötesinde mücadele etmek, petrol-doğal gaz kaynakları bulup dışa bağımlılıktan kurtulmak, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek, yerli ilaç çalışmalarını hızlandırmak gibi çalışmaların ülkemizin güvenliği için ne kadar önemli olduğunu görmek zorundayız. Bu çalışmaları yapan devletimize sahip çıkmak zorundayız. Bu çalışmaları engel olmaya çalışanların, aslında emperyalist batıya hizmet ettiklerini görmek zorundayız. Bu şeytani dünya düzeninde Suriye olmamak, Ukrayna olmamak bizim için en büyük stratejik hedeftir. Sıvıyağ fiyatlarına kafayı taktığımız kadar, yukardaki hayati meselelere de kafa yormalıyız bence. Yağ olmadan yaşarız ama vatansız yaşayamayız.