"Gönül insanı" dediğimizde aslında "Müslüman"ı arıyoruz, başkasını değil. Gönül insanı diğer ifadesiyle "kalb adamı" ise şayet, Müslüman tam da kalb adamı olmak durumundadır.

Kalbine Allah zikri ile itmi'nan kazandırmış insan. Yani her an Allah Teala ile birlikte olduğunun idrakinde olan. Yani son varış noktasının Allah'ın huzuru olduğunu bilen, oraya hastalıksız (selim) bir kalble varma cehdiyle yaşayan ve oraya kendisini yüz akı ile çıkarabilecek bir hayat defteri götüren insan.

NASIL BİR İNSAN BU? Bir Müslüman hayatının kodları ne ve bir Müslüman kişiliğinin alamet-i farikası ne? Dinin tarifi şöyle yapılıyor: - Ta'zim li emrillah. Şefkat li halkillah.

Tarifin birinci bölümü, kişinin Rabbi ile olan hukukunu tanzim ediyor. Yani Allah Teala'yı ta'zim edeceksin, en yüce kudret olarak bileceksin, yani "Allahü ekber"i yürek kıvamı haline getireceksin ve Oradan gelen emri "Ale'rre'si ve'l- ayn - Başım gözüm üzre" diye karşılayacaksın. Bunu hayat disiplini haline getirmek öyle sözle ifade edildiği kadar kolay değil. Ama olmaz da değil. Bütün önceliklerin önüne "Allah rızası"nı koyma, hayatın bütün safhalarında "İlahi ölçü"yü tayin edici değer olarak görme - icra etme hassasiyeti - terbiyesi kuşanılırsa yola girilmiş olur.

İkinci bölüm ise, kişinin, dünya hayatındaki ilişkilerinin kıvamını belirliyor. Kapsama alanı yaratılanların tamamı. Ve kalite standardı "Şefkat." Yani "yaratılan"a prensip olarak şefkatle yaklaşmak.

NEDİR ŞEFKAT? Ve, Nasıl gerçekleşir şefkat? Belli ki şefkat tek bir davranış değil. Bir davranışlar bütününün inşa ettiği kişilik hali. "Müşfik - şefkatli adam" dediğimizde, belki bir davranıştan yola çıkarız ama, o davranışın da içinde yer aldığı çok daha bütüncül bir kişilik ahengini ifade etmiş oluruz. İnsani güzellikler içiçe geçer ve şefkat diye bir bütüne dönüşür.

"Müslüman nasıl bir insandır?" diye sorup, o kişiliğin içini doldurmak üzere alt alta özellikler sıralandığında, onlardan birisi de şefkattir. - Ahlaklı bir insandır. - Merhametli bir insandır. - Kul hakkına riayet eden bir insandır. - Emin bir insandır. - Elinden ve dilinden başkasının zarar görmediği insandır. - Eliyle diliyle bir başkasını rencide etmeyen, incitmeyen insandır. - Gönül kırmamaya özen gösteren insandır. Gönül kırmakla, Allah'ın nazar ettiği bir alanda - kalbde - yaralanma gerçekleşeceği endişesi taşıyan insandır. - Zarif insandır. Davranışlarında kabalıktan kaçan insandır.

Buna mukabil, şefkatle beraber bulunmayan kişilik hallerinden de söz edilebilir. Mesela; - Kibirle şefkatin yanyana bulunması mümkün değildir. - Nefsaniyeti ön planda olan bir insan ile şefkat arasında derin uçurumlar vardır. - Bencillik - enaniyet - hodgamlık da aynı manaya gelen kişilik zaaflarıdır ki, bunlar da insanla şefkat arasına aşılması güç mesafeler koyar. - Katı kalbli, sert mizaçlı olmakla da şefkat kolay barışmaz. - Merhametsizlikle şefkatsizlik de atbaşı gider. - Kin ile şefkat da bir arada olmaz. - Öfkenin içinden de şefkat çıkmaz.

Gönül insanı, öncelikle insanı önemseyen kişidir. Allah Teala'nın insana "mükerrem"lik lutfettiğini, insan haysiyetini korumanın Allah'ın insana ilişkin iradesine saygı anlamına geldiğini bilen kişidir. Hatta Yunus'un o meşhur sözünde olduğu gibi "Yaratılan her şey"i, sırf "Yaratan'ın var kılma iradesi hürmetine" sevmeyi ahlak edinen kişidir.

Kibir olmayacak, tevazu olacak. Kabalık olmayacak zarafet olacak. Enaniyet olmayacak, diğergam­lık olacak. İnsan onurunu ayaklar altına almayacak, aksine her halü karda koruyacak. Savaşta bile düşman cesetleri üzerinde kulak kesme, göz oyma gibi davranışlara müsamaha göstermeyen bin ahlak disiplini.Karıncanın hukukunu koruyan bir terbiye, insan onurunun çiğnenmesine razı olur mu?

DEVAM EDECEK (ALTINOLUK ŞUBAT 2018)