Son zamanlarda gençliğin gidişatı ile ilgili 'şimdiki gençlik nereye gidiyor' ve 'böyle gençlik mi olur ?'gibi birtakım sözler işitiyoruz.Halbuki gençlik diye hitap ettiğimiz topluluk kimimizin oğlu, kimimizin torunu ,kimimizin yeğeni değil mi,yani biz değil miyiz?

Yeni nesil gençliğinin kötü gidişatına engel olamamanın iki sebebi var ;

Birincisi;neden bütün suçu onlarda arıyoruz.Bizim veya teknolojik ilerlemenin hiç mi suçu yok . Başka etkenleri neden düşünmüyoruz. Çoğumuz 'şimdiki imkanlar bende olsa çok daha iyi yerlere gelirdim' onlar için her şeyi yapıyoruz ama okumuyorlar' gibi sözler söylüyor. Halbuki şimdiki imkanlar sizde de olsa sizde eleştirdiğiniz bugünkü gençlikten farklı olmazdınız. Çünkü imkan ile azim ters orantılıdır, imkan arttıkça azim azalır. Onların imkanlarını arttırmak yerine azimlerini arttırmaya çalışın.Çünkü imkanın bolluğu gözlerine dünyanın toz pembe görülmelerine sebep olur.Çevrenizdeki, mirasyedilikle değil de okuyarak yüksek yerlere gelmiş kişilere gençlik ve okul yıllarını sorarsanız 'yokluk' diyerek özetlediklerini görürüz.

Bu nedenle gençliğe hakaret etmek yerine ellerindeki imkanların o kadar kolay kazanılmadığını hissettirin. Onlara sorumluluk verin.Mesela erkekleri zor işlerde çalışmaya gönderebilirsiniz.Kızlara ise haftada en az iki gün yemek, ev temizliği vs. yaptırabilirsiniz. Bu onların azmini perçinletecektir. Unutmayın acırsanız acınacak duruma düşerler!

İkincisi; neden sadece akademik başarı?'Aman çocuğumuz iyi yerlere gelsin','aman hayatını kurtarsın' peki ya ahiret hayatı? Kaç kişimiz 'çocuğum kalk ders çalış' demekten çok 'çocuğum kalk namazını kıl' diyoruz ?Halbuki dünyada kiracı değilmiyiz?Asıl hayat ahiret hayatı değil mi?

İnsan maddi ve manevi açlık yaşar.Maddi açlık ,yeme- içme ve havayı tenefüs etme ile giderilir.Manevi açlık ise insanlığın ilk varoluşundan beri taptıkları şeylere ibadet etme ile tatmin edilmeye çalışılmıştır.İbadeti tanrılarına bir borç bilmişlerdir.Çünkü var olanın bir yoklukla var edildiğine inanmak insan fıtratına uygun değildir.

Manevi açlık imanla ve ibadetle tatmin olur..iman etmek beraberinde ibadetlerin de zorunluluğunu getirir. Hiç bir din yoktur ki ibadetsiz olsun.Yahudiler sinagog ta ,Hıristiyanlar kilisede,Müslümanlar camide bunca yaratılmışlığın yaratıcısına karşı şükürlerini ibadet ederek dile getirirler.

Biz Müslümanlar gerek evde gerek camide farz ibadetlerimizi yerine getirmekle yükümlüyüz. İbadetlerimizin şüphesiz en önemlisi namazdır.Günde beş vakit vakti verene ibadet ederiz. Çünkü Allahın bize geçirdiğimiz her vaktin hesabını soracağını biliriz.Ve namaz kılarak üstümüzden bu yükümlülüğü atarız ve derin bir oh çekeriz.

Günümüz gençliği ise maneviyatını maddiyatla yani ibadet yerine eğlenceyle tatmin etmeye çalışıyorlar.Maddiyat manevi açlığı gidermiyor,bu da sürekli maddi doz alma hissiyatını getiriyor.Bu durumdaki bir insanın ruhu, makinalara bağlı bitkisel hayat yaşayan bir hastanın durumundan farksızdır.İkisi de bağımlıdır birisi makinalara diğeri maddiyata.

Manevi açılığı önlemek için önce kendimizden başlayarak,bütün ailemizin maneviyatını kuvvetlendirmemiz lazım gelir .Zaten maneviyatı güçlü olan birisinin maddiyata olan ihtiyacı azalır.Böyle yetişen bir gençlik topluma faydalı , dinini kültürünü bilen, saygılı ve anlayışlı bir gençliktir.

Sözlerimi bitirirken sözlerin en güzeli olan Allahın sözlerinden şu ayeti okumak istiyorum: 'Ailene namazı emret kendinde ona sabırla devam et...'(Taha 20/132)

Müstakim İNCE

İnegöl Anadolu İmam Hatip Lisesi

11.Sınıf