Kafkaslardan, Balkanlardan ve Anadolu'nun dört bir köşesinden gelenlerin oluşturduğu, zengin bir demografik yapıya sahip İnegöl'ümüzü ne kadar tanıyoruz acaba. Hiç bu soruyu kendimize sorduk mu? Tarihi ve kültürel değerleriyle, Mobilyası başta olmak üzere ekonomide rol model şehir hüviyetine sahip, Turizm ve Tarım alanında da örnek bir şehir olan İnegöl bugünlere nasıl geldi.

BU KADİM ŞEHİR NELERE ŞAHİT OLDU

Her gün geçtiğimiz yollarda, karşımıza çıkan o tarihi çınar ağaçları nelere şahit oldu kim bilir. Tarihin hala kendini hissettirdiği, ahşabın ihtişamıyla bir nebzede olsa bizlere dinlenme ve soluklanma fırsatı veren o muazzam tarihi İnegöl evleri kimlere ev sahipliği yaptı acaba. Şöyle bir başımızı ovadan dağlara doğru kaldırdığımızda o azametin nelere kadir olduğunu, nelere ev sahipliği yaptığını düşünebiliyor muyuz. Velhasıl nelere şahit oldu bu kadim şehir. Hızlı akan zaman karşısında, elimizden kayıp akan değerlerimizi tutma adına neler yaptık şimdiye kadar, hiç şöyle bir yalnız kalıp bunları düşündük mü ?Bu güzelim şehri tanıyabildik mi? Bu kadim şehre gönlümüzü verdik mi? Bu aziz şehre elimizi uzattık mı?

İLK YAPMAMIZ GEREKEN KENDİMİZİ TANIMAK

İnegöl'ü tanımak için ilk yapmamız gereken adım aynayı kendimize çevirip, 'Ben Kimim, Ben Nereye Aitim, Benim Ailem ve Soyum nereye dayanıyor' sorularını cevaplamamız gerekiyor kanısındayım. Bunun için de hemen bir büyüğümüzün dizin dibine oturup, kendimizi tanımak, ait olduğumuz ailemizin İnegöl'e nereden geldiğini, bu geliş hikayesini güzel bir şekilde öğrenmenin yolunu bulmalıyız. Birçoğumuz ailemizi, sülalemizi tanımadan büyüyor. Hatırlarsanız e-devlette paylaşıma açılan soy ağacı uygulamasına yoğun bir ilgi ve alaka olmuştu. Çoğumuz soy ağacında gördüklerimiz karşısında hayrete düşmüştük. Ya geçmişimize bu kadar değer veriyoruz, tarihimize, sultanlarımıza, devlet büyüklerimize toz kondurmayız ama kendimizin nereye ait olduğu konusunda şöyle elimizi kıpırdatmaktan aciz oluyoruz. Bilemiyorum neden böyleyiz, neden bu şekle bürünüyoruz gerçekten anlamak çok zor.

İNEGÖLLÜLÜK BİLİNCİNİ YERLEŞTİRMELİYİZ

Nereden geldiğimizi ve ait olduğumuz ailemizi öyle böyle tanıdık. Sonra ne yapacağız.Sıra yaşadığımız şehri tanımaya geldi. Yazımın başında da belirttiğim gibi İnegöl Kafkaslardan, Balkanlardan ve Anadolu'nun dört bir köşesinden gelenlerin oluşturduğu güzel bir şehir. Birçok hemşehri derneğimiz var. Her derneğimiz güzel çalışmalara imza atıyor. Keşke derneklerimiz bir konfederasyon çatısı altında olsa, sahip oldukları zenginlikleri birbirlerine paylaşsalar, zenginliğimize zenginlik katarız kanısındayım. Kazanan tabi ki İnegöl olur. Bu şehirde yaşayan her bir birey ben 'İnegöllüyüm' derse, bu şehre sahip çıkarsa işte o zaman gerçek bir kent olgusuna haiz olacağız.

"GELİN HEP BİR AĞIZDAN, GÜR BİR SESLE BEN 'İNEGÖLLÜYÜM' DİYELİM"

İnegöllülük bilincini yerleştiremezsek, her alanda ne başarı sağlarsak sağlayalım altı doldurulmamış bir noktada duracağı muhakkak. Bence bu aziz şehirde yapılması gereken ilk şey, İnegöllülük bilincinin yerleştirilmesi. İnegöl'e sahip çıkmalıyız. Her nerden geldiysek gelelim, artık bizler bu şehirde yaşıyoruz. Bu kente sırtımıza dönemeyiz. Bu şehre küs yaşayamayız. Bu şehri görmezden gelemeyiz. Gelin hep bir ağızdan, gür bir sesle ben 'İnegöllüyüm' diyelim.

"GELİN BU ŞEHRİ DAHA YAKINDAN TANIYALIM"

Gelin bu şehre sahip çıkalım. Gelin bu şehri daha yakından tanıyalım. Gelin bir akşamüstü çınarların ihtişamıyla bezenmiş Kasımefendi Caddesinde yürüyün, İnegöl'ün geçmişine ışık tutan, değerlerini barındıran Kent Müzesi ile Mobilya ve Ağaç Sanayi Müzesini gezin. Ecdadın silinmeyen ayak izlerini takip ederek, tarihe ilmek ilmek işlenmiş o ihtişamıyla bizlerİ çağıran o sese kulak verin ve İshakpaşa Külliyesi ile Cuma Camiini ziyaret edin. Bizi geçmişe götüren, farklı mesleklerin değer kattığı Beylik Hanı ve Kapalı Çarşının güzelliklerine gelin ortak olun. Gelin gencecik yaşında şehit olan Baykoca'ya selam durun, gelin şehrin kapılarını bizlere açan Turgutalp'e dua okuyalım. Gelin bu şehri daha yakından tanıyalım. Gelin bu şehre elinizi uzatın.