Türkiye siyasi tarihi geçtiğimiz günlerde yeni bir partinin doğuşuna tanıklık etti. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu beklenen adımı nihayet attı ve Gül- Babacan ikilisi ile birlikte ittifak söylentilerine de son noktayı koyarak siyasal arenadaki belirsizliğe son verdi.

Amblemi bir Çınar yaprağı olan "Gelecek partisi" ismi ile kurulmuş yeni partinin geleceğine dair öngörüler hemen hemen aynı.

Çoğulcu bir yapısıyla tıpkı 90 lı yılların karanlık atmosferinden siyasete ve ülkeye yeni soluk getiren "2002 Ak partisi nin amatör bir kopyası gibi görünüyor.

Buna rağmen "toplumda karşılığı olmadığı" ve "çok uzun ömürlü olmayacağı" ve yine Abdüllatif Şener örneği gelecek partisinin geleceği ile ilgili öngörüler arasında bulunuyor.

Ak partinin kendı kuruluş ilkelerinden sapması , Mhp ittifakı, bir zamanlar karşı olduğu kemalist vesayete teslim olması, ekonomik durum ve Türkiyede hak ve özgürlükler ile ilgili sıkıntı yaşandığına inanan Ak partililerin durağı olarak görünüyor ancak Gül ve Babacan ittifakı yine bu kaygıları güden kesimi bölen unsurlar arasında bu da "gelecek partisi" için bir dezavantaj.


Ahmet Davutoğlu'nun Ak parti den ayrılma süreci Gül ve Babacan ile aynı değil. Başbakanlığı döneminde Ak partiye yön vermek vee propaganda yapmak amacıyla kurulan ve kamuoyunda "pelikancılar" olarak bilinen medya grubunun kendisine yaptığı operasyon ortada . Ak partiyi "hocacılar ve reisciler" olarak bölen bu grup Davutoglunun imajını çizdi. Bununla beraber dün birlikte yol aldıkları Davutogluna haksız ithamlarda bulundular.

Şehir üniversitesi üstünden kavga derinleşti. Ben burada şahsen Davutogluna ciddi haksızlıklar yapıldığını ve kendisinin pek dinlenip anlaşılamadığını düşünüyorum. Tabi Davutoğlu grubunun da Reisciler gibi olmasa da hataları mevcut. Türkiye siyasetinde bu noktaya gelinecegini kestirememek gibi hataları mevcut.

Oysa partinin ilk açıklamalarında ise parti çevresinde toplanan "Anti kemalist" kesimi de rahatsız edenler de kendileri. Tüm bunlar toplamda " G siyaset elecek partisinin geleceğine" eksi düşüren faktörler olarak sirayet ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdogan Türkiye siyasetinde bir şekilde konumunu korurken ve siyaset sahnesinde özellikle muhalefet kanadında "muğlaklık" , halk kanadında "kafa karışıklığı" sürerken ahlak vasfını gitgide yitirip kendisini iyice kurtlar sofrasına çevirirken siyaset "tüketici" olma özelliğini diri tutacaktır.

Bu dönemde kurulan partileri ,umut olarak ortaya atılan figurleri kolaylıkla tüketebilir... Sanırım "Gelecek partisi" nin bir şanssızlığı da burada.


Zaman ne verecek ? Neyi gösterecek? Hepsi yakında belli olur...
Selam sevgi ve muhabbetle..