Kültür ve medeniyetin izini süren, geçmişi geleceğe taşıma gibi önemli bir misyonu üstlenen mekanlardır müzeler. Kültürel mirasın araştırılıp ortaya çıkarıldığı ve sergilendiği; eski zamanlarda yaşanmışlıkları biriktirerek bugünün insanına sunan düşün evleridir müzeler.

Büyük bütçelerin ayrılmasıyla uzun süren araştırmaların, ciddi emekler isteyen bilimsel çalışmaların sonucunda adeta bir sanat galerisi olarak vücut bulmuş kurumlardır müzeler. Uzun yıllara sari bir emeğin sonucu olarak ortaya çıkan bu kurumlar; tarih, kültür, turizm ve folklor açısından değer taşıdığı kadar eğitimin de bir parçasıdır aynı zamanda. Bu açıdan bakıldığında şehirlerimiz için müzeler, birer prestij yapıtıdır.

İnegöl'e kültür, sanat, turizm ve eğitim açısından kurulduğu günden bu yana değer katan Kent Müzesi'ne sözü getirmek istiyorum. İnegöl'de yaşayanlar için eski İnegöl evlerinin arasından yürüyüp eski yoğurt pazarını geçerek İshak Paşa'nın avlusunda, çınarlar altında bir bardak çay içmek, modern dünyanın karmaşasından, stresinden kaçarak adeta nefes almak demektir.

İşte bazen simit eşliğinde içtiğimiz çaylarla muhabbetin demlendiği bu nadide yerde eskiden sular idaresi, daha eskiden belediye binası, daha da eskiden otel olarak kullanılan ve 2009 yılından bu yana da restore edilerek Kent Müzesi olarak hizmet veren ahşap binadan söz etmek istiyorum.

Gezdiğim her seferinde yaşadığım şehire dair farklı bir ayrıntıya vakıf olduğum bu müze, İnegöl'e kazandırılmış en kıymetli eserlerden biridir diye düşünüyorum. Eski çağlardan bugüne dek İnegöl, kronolojik olarak ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.

Bir çok farklı koleksiyonun sergilendiği müzede, göçlerin getirdiklerinden tutun da mimari yapıya, folklora, ticarete, tarıma, hayvancılığa, bir dönem İnegöl'ün sosyal yaşamına damga vurmuş ve kaybolmuş mesleklere kadar İnegöl'e zaman içinde değer katan her bir güzelliği görebiliyoruz.

2009 yılından bu yana hizmet veren Kent Müzesi'ne 2013 yılında eklenen Mobilya Ağaç Sanayi Müzesi de yine İnegöl'ün ticari hayatının arka planını bize mükemmel bir şekilde her ayrıntısıyla sunuyor.

Bir ilçe için ilk olma özelliği taşıyan bu eseri İnegöl'e kazandırmak muhakkak ki bir ufkun ürünüdür. Bu nadide eserin İnegöl'ün kültür, sanat, turizm ve eğitimine ciddi katkı sağlandığını müzede görevli rehberler eşliğinde gezince daha iyi anlıyor insan.

Müzeyi her ziyaretimde bana mihmandarlık eden müzenin kuruluşundan itibaren koordinatörlüğünü üstlenen değerli dostum Nedim Bayram Bey'e teşekkür ediyorum. Yine müze için ciddi gayretlerinin olduğunu bildiğim merhum Serdar Rubacı'yı da rahmetle anıyorum. İnegöl'de yaşayan biri olarak bu eseri bu güzel sehire kazandıran Alinur Başkan'a da teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Bir teşekkürü de ellerindeki kıymetli eserleri ve koleksiyonu bağışlayan İnegöl halkı hak ediyor.

Belediye halk birlikteliğiyle kurulan müzenin İnegöl'e kazandırılmasındabaşta koordinasyon kurulunda gönüllü olarak görev alan Bayram İnaltekin, Ali Osman Olgun ve İsmail Hakkı Özak olmak üzere katkısı olan herkesin emeğineyüreğine sağlık.

Yazıyı nihayetlendirirken bir eğitimci olarak acizane İnegöllü anne babalara bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Sevgili ebeveynlerimiz, önümüzde çocuklarımız için dokuz günlük kısa bir tatil var. Bu tatilde çocuklarınızla birlikte müzeyi gezmeniz, çocuklarınıza çok şey katacaktır inancındayım.