Kafam karışıyor bazen. Sahabeyi okuyup, sahabeyi anlatmaya gayret eden bir kardeşinizim malum. Onlar en yüce muallimin talebeleri idiler. En güzel örneğin talebeleri idiler. En güzel örnek olarak Peygamber Efendimizi (Salat ve Selam üzerine olsun) anlamaya gayret etmeliyiz. Bir yandan da o muallime nasıl talebe olunur, nasıl örnek alınır sahabeden öğrenmeye çalışmalıyız.

Cennet ile müjdelenmiş 10 sahabe içinde 9 tanesi ilk Müslümanlardan. İlklerin farklı bir değeri olduğunu görürüz örneklerde. Müjdeli 10 arasında iman etmesi 6 yıl gecikmiş Hz. Ömer (Allah Teala ondan razı olsun) de var ki ilk ona girmek için ille de ilklerden olmak zorunda olmadığımızı ispatlar.

Bu güzide sahabimizin adalet yönü sık sık anlatılır. Celadet yönü de sık sık anlatılır. Cesaret yönünü de sizlere anlatmama gerek bile yoktur.

Nasıl bir sahabiyi konuştuğumuzu anlamak için Efendimize (Salat ve Selam üzerine olsun) kulak verelim: ""Canım elinde olana yemin olsun ki şeytan bile bir yolda yürürken seninle karşılaşsa mutlaka yolunu değiştirip başka bir yola sapar!" (1) diye tarif edilen bir sahabiden bahsediyoruz.

Hz. Ali'nin: "Size, Peygamberinden sonra bu ümmetin en hayırlısını haber vereyim mi? Ebu Bekir sonra Ömer'dir" (2) diye tarif ettiği bir sahabimizin, bir başka özelliğinden bahsetmek istiyorum. (Allah Teala hepsinden razı olsun)

Halifeliği döneminde gençler artan Mehirlerden şikayet ederler. Halifeye ricada bulunurlar ve bir hutbe irat ederek hanımları uyarmasını rica ederler. Halifeye bu istek makul gelmiştir ki bir hutbe irat ederek hanımların Mehir istemede daha insaflı davranması ister. Buraya kadar her şey normal.

Bundan sonrasını bu dönem nasıl anlamamız gerekir bilmiyorum. Halife, Peygamber kızları en fazla 400 dirhem Mehir aldığı için, Mehir'i bu rakam ile sınırlamak istedi. Ancak bir kadın Kur'an'dan ayet göstererek itiraz etti: "...yüklerle Mehir vermiş olsanız dahi, ondan hiçbir şeyi geri almayın." (3).

Buraya kadar olan kısım bugün olsa itiraz etmezdik. Çoğunluğumuz koca halifenin vardır bir bildiği derdik susardık. Aramızdan birkaç cüretkar(!) çıkıp ayet ile bu itirazı etse idi, topluluk olarak onu fitneci olmakla suçlardık. Halifeye yaranmak olsun diye apar topar dışarı atardık. Ümmetin önünde halifeyi nasıl küçük düşürmeye çalıştığını falan söylerdik.

Bu tavrımız ile başımızdakinin de galeyana gelip adaletten ayrılmasına bu densiz (!) cüretkarı cezalandırmasına vesile olurduk.

Oysa Hz. Ömer (Allah Teala ondan razı olsun) kendisini uyaranların varlığından dolayı Rabbine şükür ederdi.

Toplum olarak partimizi, cemaatimizi, derneğimizi, hocamızı, liderimizi, şeyhimizi... Her nereye mutaassıp isek eleştirilmesini kabul edemiyoruz. Halbuki bu eleştiri kurtuluşa vesile olabilir.

Ancak günümüzde eleştirinin adı Fitne, eleştirenlerin de fitneci oldu. Yense de yenilse de taraftarı olunan futbol takımı gibi cihadımız oldu.

Rabbim, bizi Allah Teala için uyaran kardeşlerimize yakın eylesin. Rabbim bizi istikamete alsın ve istikamette tutacak kardeşler nasip etsin. Bizi doğru yola ulaşanlardan eylesin. Amin

Allah'ın (cc) kulu, Ümmet-i Muhammed'den, kardeşiniz İlyas...

1. Müsned, I, 171

2. Müsned, I, 115

3. Nisa suresi 20. Ayet