İsrailli askerleri yirmi kurşunla söndürdüğü bir hayatın ardından yayılan bir anne feryadıdır bu.

Buna yürek dayanmaz demek isterdim ama insan her şeye alışıyor. Ne acı bir şey değil mi ölümlerin ardından böyle düşünmek.

Düşündürenler utansın değip suçu başkalarına da atmak istemem. Gafilliğimizin, güçsüzlüğümüzün, dinimizi yaşayamamanın verdiği acziyet olarak görüyorum bunları.

Zalimlerin, korkakların yuvası haline gelen bu kutsal topraklar üzerinden daha nice cinayet işlenecek beklide. Üzerinde çakı/bıçak var iddiasına muhatap olmuş geç kız 20 kurşunla yerle yeksan edildi. O genç fidanın yüzükoyun uzandığı resmine bakmak yüreğimi yaktı.

İnsanlığımız kaç defa ölecek bu zalimlerin dokunduğu tetikler sebebiyle. Bir masum çocuk bu. Elinde çakı olsa ne çıkar bıçak olsa ne olur. Yanınıza yaklaştırmadıklarınızdan bu kadar korkmanın altında bir paranoyak zihniyet yatıyor olmalı.

Zaten Amerikan filmlerinde, animasyonlarda fark ettiğim şey, bilinmedik bir yaratıkla karşılaştın mı tetiğe bas.

Onun yok et, öldür. Bu görüntülerle yetişen zihniyetlerde insanı yaşat ki devlet yaşasın anlayışı nerdeee.

Yırtılmış dünya haritasını on dakika içinde düzgün biçimde babasına uzatınca çocuk, şaşıran babası "oğlum bu kadar çabuk nasıl yaptın?" diye sormuş ya... Çocuk, çocuk aklıyla cevap vermiş, "arkasında insan resmi vardı onu düzeltince dünya da düzelmiş oldu."

Demek ki babalar işin bir tarafına bakıyor ardını görmüyor diye bir çıkarsama da bulunmak elbette yanlış. Ancak, kendine odaklanmış, kendi menfaatlerine saplanmış yetişmiş bir insanı çok çabuk gözden çıkarabiliyorlar.

Dün bir köşe yazarı başlık atmıştı: "Onlar göçmen, onlar mülteci biz insanız!" Akdeniz'de batan botta ölen insanların ardı arkası kesilmiyor.

Ufak bir çocuk değil sahillerimize vuran insanlığımız diye çok yazdılar. Ancak batı zihniyetinin İslam ülkelerini hangi gözle gördüğünü çok merak ediyorum diyeceğim, ama yalan söz olacak.

Nasıl bir dünya da nefes alıp veriyoruz? Bu kötülükleri göre göre yaşıyoruz. Bu zalimlerin namlusunun ucundan çıkacak ecelimizi beklemekle geçecek bir ömrü mü yaşıyoruz?

Yaptıkları zulmü yanına kar olanlar ahrette nasıl bir adaletle karşılaşacaklarını bilmiyorlar galiba.

İnsanların halini dertlenmek insan olmanın diğer adıdır. Bencil adam kendi sınırları içinde keyif çatarken nasıl bir yokluğa savrulduğunun farkına varmaz, varamaz. Zalimlere dur demek, mazluma el uzatmak onurlu insanlar için çok da büyük bir şey değildir.

Korkmak, elindekini kaybetme endişesi bazen geri adım attırıyor olabilir. İnsanız, zaten işin değeri de burada normal olanın üstüne çıkınca değerli oluyoruz. O kabiliyet bizde var mı, Rahman onu fıtratımıza yerleştirmiş mi? Evet. Öyleyse gereğini yapalım insan olarak.

Bir daha Fatıma'lar ölmesin diye gibi basit ve basiretsiz bir cümle kurmayacağım. Zira zalim Siyonistler olduğu müddetçe Filistin toprakları daha çok masum kanları emecektir. Zalimler için yaşasın cehennem.