Tüm Dünya'da ticaret savaşları adı altında ülkelerin yeni stratejileri ve yeni düzende nasıl konumlanacakları üzerine bir rekabet devam ediyor. Başta ABD olmak üzere ülkeler uluslararası piyasada etkinliğini arttırmak için çaba sarfediyor. Siyaseten, mal ve hizmet piyasaları yoluyla ya da para piyasaları yoluyla gerçekleştirmek konusunda herkes kartlarını oynuyor.

Özellikle para piyasaları tarafında ABD'nin yayılmacı politikadan toplayıcı tarafa yönelmesi ki bunu FED hamleleri ile hepimiz görüyoruz, sonrasında ticari olarak korumacı yöntemleri benimsemesi ile pekiştirdi. Peki bu bizim için neden önemli? Uluslararası piyasalarda konvertibilitesi en yüksek para dolardır. Dolayısıyla ülkelerin ticaretlerinde dolar hakimiyeti fazladır. Tüm Dünya'da üreticiler fiyatlama yaparken dolar bazında hareket eder. ABD parasal genişleme politikasından FED faiz aracılığıyla daralma stratejisine geçiş yaptığı için uluslararası finansal piyasa oyuncularının yönü o tarafa kaymaktadır. Tamam iyi güzel de bize ne oluyor? Giden gitsin diyebiliriz? Bizde neden faiz sonucu doğuyor?

Kapalı bir ekonomi olmayı tercih etsek dışarıda ne olduğu bizi ilgilendirmez. Ancak biz serbest piyasa ekonomisi vasıtası ile uluslararası piyasalara entegrasyonu sağlamışız. Dünya ticaretinin içerisinde girmişiz. Kısacası kendi yağımızla kavrulmayarak büyüme yönünde tercih yapmışız. Dolayısıyla Singapur'da olan da Brezilya'da olan da bizi yakinen ilgilendiriyor.

İlgilendirsin dolar ve FED ile ne alakası var ? Biz ihracatımızı yapalım ve bakalım işimize diyebiliriz. Ama maalesef yapısal süreçlerimizden ötürü pek mümkün olmuyor. Çok uzun senelerdir cari açık hep konuşuyoruz. Nedir cari açık , kabaca uluslararası piyasadan aldığımızın sattığımızdan daha fazla olmasıdır. Aldığımızı ve sattığımızı da kendi para birimimizle yapamadığımız ve bunun için en çok tercih edilen para birimiyle yaptığımız için yine o para birimine ihtiyacımız doğuyor. Buna ilave olarak üretimimizde kullandığımız ara malı diye tabir edilen ürünlerin ağırlıklı olarak ithal ürünler olması dolayısıyla da yurtdışından ürün alabilmek için dolar talebinde artış oluyor. Hal böyle olunca da FED faiz arttırdığında piyasamızdan uluslararası yatırımcılar kaydığı için dolar miktarı azalıyor ve fiyat skalası yukarı yönlü hareket ediyor.

Tabi burada yatırımcıya cazip olabilmesi ve yabancı yatırımcının çekilebilmesi için bizde de faiz artışı neticesini doğuruyor. Tabi ki bu bir sarmal. Yandaki tabloda kur, maliyet ve enflasyon ilişkisini görebiliyoruz. Faiz artışı bizim yapımızdaki ülkeler maliyet tabanlı enflasyona neden olduğu için bugünkü durumlarla karşı karşıya kalıyoruz.

Yapılması gereken sanayi envanterinin çıkarılarak stratejik üretim planlaması yapılmalı ve üretim kalkınma hamlesi içerisine girmeliyiz. Bu bir şey üretmiyoruz anlamına gelen bir konu değildir. Üretimin segmentasyonunun ve üretim kalemlerinin uluslararası piyasaya göre belirlenerek güçlendirilmesidir. Böylece yabancı paraya karşı kırılganlığımız da azalacaktır.

Bir diğer taraftan üretici maliyet bazında sarmala girdiği için yurtiçine ürün satmak yerine ihracat alternatifini değerlendiriyor. Bu da beraberinde yurtiçinde fıyat artışlarına neden oluyor. Kabaca para ya da ürün azaldıkça fiyatı da artıyor. İktisadi bir kural.

Enflasyon niçin ortaya çıkar?

Talep, arzdan fazlaysa enflasyon oluşur. Yani mal ve hizmetlere yönelik tüketim talebi bu mal ve hizmetlerin üretilip arz edilen miktarından fazlaysa o zaman enflasyon olur. Buna talep enflasyonu denir.

Üretimi gerçekleştirmek için kullanılan üretim faktörlerine yapılan ödemelerin (emek, kira, faiz, kar payı) veya üretimde kullanılan girdilere yapılan ödemelerin ( enerji giderleri, hammadde giderleri ) miktarı artarsa bu artışlar fiyatlara yansır ve enflasyon oluşur. Buna da arz enflasyonu ya da maliyet enflasyonu denir

Kısaca kur,faiz ve enflasyonu açıklamaya çalıştık. Dedik ki enflasyonun talep ve arz tarafında etkileri vardır. Arz tarafında oluşan etki maliyet bazlı enflasyon olarak karşımıza çıkmaktadır. İşte bu noktada kısaca üretici tarafını da inceleyelim.

Bahsettiğimiz gibi özellikle günümüz şartlarında ülkemizde maliyet bazlı enflasyonu yaşıyoruz. Geçmiş piyasa koşullarını göz önümüze getirerek aşağıdaki tabloyu inceleyebiliriz. Üretici tarafındaki maliyet artışlarını gösteren grafikte geçmiş yıllardaki eğilimi görebiliyoruz. 2006-2018 Haziran arasını yansıtan grafikte geçmiş yıllarda benzer eğilimleri yakıdan görme imkanına sahip oluyoruz.

Sonuç olarak serbest piyasa ekonomisi içerisinde olduğumuz sürece birçok gelişme yaşayacağız. Bugün ülke olarak enflasyonun maliyet tarafındaki işleyişi ile karşı karşıyayız. İşte bu noktada üretim eğiliminden vazgeçmememiz gerektiğini düşünüyorum. Yatırım ve üretime devam etmediğimiz, kapasite azalttığımızda eş zamanlı olarak talep tarafında farklı bir süreçle karşılaşacağız. Bizler üretimin dezavantajlarını ortadan kaldırmaya başladıkça faiz ve kur sarmalını daha yönetebilir hale indirgeyebileceğiz. Eminim her koşulda tek yürek olan ülkemiz bu konuda da gerekeni yapacaktır.