Bir süredir gündemimizde yoktu. Özellikle Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) parasal genişleme yönünde politika değiştirmesi ile gündeme gelen faiz indirimi konusu ana konu olarak sofralarımıza geldi. Geçtiğimiz sene ağustos ayı itibariyle ülkemizde başlayan yükseliş geçtiğimiz hafta Merkez Bankası'nın 425 baz puanlık indirimi ile son buldu. Merkez Bankası başkanının görevden alındığı ve gündemin hareketli olduğu bir dönemde herkez çok fazla çekinirken ne oldu da doların yükselmesi beklenirken düştü?

Geçtiğimiz haftalarda da bahsetmiştim. Başta Amerikan Merkez Bankası olmak üzere hemen tüm ülkelerde ya faiz indirimi olmakta ya da sabit tutulmaktadır. Gerek ticaret savaşları gerek Dünya'nın genelindeki yeterli talep oluşmaması gibi nedenlerle ülkeler parasal genişleme yönünde bir politikaya döndüler. Aslında işler planlandığı gibi gitmedi diyebiliriz.

Diğer taraftan Amerika'nın önde gelen yatırım bankalarından biri olan JP Morgan'dan gelen "Dolar önümüzdeki süreçte dominant para olmayacaktır" açıklamaları Dünya genelinde zaten değer kaybeden doların sürecini perçinlemiş oldu. Açıkçası bunun arkasında da mutlaka bir strateji ve politika olduğunu düşünüyorum ama özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için büyük fırsat olarak görüyorum.

31 Temmuz'da Amerikan Merkez Bankası'nın bu ayki açıklamaları olacak. Piyasanın genel beklentisi 25 baz puanlık bir düşüş yönünde. Hatta son açıklanan verilerle Amerika büyüme oranı %2,1 ile beklenin üzerinde açıklanmasına rağmen, piyasa genişleme beklentisini sürdürüyor. Eş zamanlı olarak önümüzdeki hafta ülkemizde Merkez Bankası'nın enflasyon açıklamaları ve sene sonu hedeflemesine yönelik açıklamaları olacak. Gözüken o ki eğer spekülatif süreçler yaşamazsak bundan sonraki süreçte faizlerin aşağı yönlü hareketini göreceğiz gibi gözüküyor.