Gelin bir yolculuğa çıkalım sizinle... Sıcacık, zahmetsiz, modern dünyamızdan asırlar öncesini ziyaret edelim.

1400 küsur yıl öncesindeyiz. Zulmün, haksızlığın, rüşvetin kol gezdiği, zenginin fakiri ezdiği, hak ile batılın yer değiştirdiği vakitler. Namı diyar cahiliye dönemi! Cehaletin ta ruhlara işlediği, kalplerin taş kesildiği, kendi evladını sırf cinsiyeti nedeniyle toprağa gömen zihniyetin toplumu ele geçirdiği ve Rabbin unutulup kendi elleriyle yaptıkları putların Allaha ortak koşulduğu bir asır. Öğle bir zamanda yaşanılanları anlamsız bulan, düşünen sorgulayan ve kalbiyle ruhunu tefekkür ile yoğuran bir zatı muhterem... Muhammedül Emin. Yaşadığı devrin halkının ona verdiği künye. İnsan olmanın haysiyetini kaybetmemiş, iç aleminiHiranur Dağının inzivasına bırakmış, düşünüyor. Mekke ve Kabe tam karşısında seyrederken bir çare arıyor. Kimi vakit rahat döşeğinden ayrılıp mağaranın soğuğunda çözüm bulmaya çalışıyor.

Ve işte bir gün... Ramazan ayının Kadir Gecesine denk gelen 610 yılında, karşısına o zamana kadar hiç çıkmayan bir varlık... O'na sesleniyor OKU!Muhammedül Emin şaşkın, nefesi kesiliyor, nutku tutuluyor adeta. "Ben okuma bilmem,"diyebiliyor. Vahiy meleği ısrarcı. Üçüncü defa da aynı emir. Hz. Muhammet onunla beraber sözleri tekrarlıyor. "Oku yaradan Rabbinin adıyla oku! O insanı bir alaktan yarattı. Oku, kalemle yazmayı öğreten, insana bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz kerem sahibidir. (Alak Suresi; 1-5)Ve sonra kayboluyor. Acaba bir hayal miydi? Yoksa bana bir şey mi musallat oldu? Korku kaygı ve şaşkınlıkla iniyor, Muhammedül Emin dağdan kaçarcasına. Sığınmak istiyor evine. Kapıyı açan hanımı, eşinin renginin solgunluğunu görünce endişe ediyor. "Beni örtün," diyen sevdiğine bakıp sakinleşmesini bekliyor.

Sonrası malum Muhammedül Emin diye anılan kişi artık Göklerin Efendisi, yeryüzünün öğretmeni oluyor. Aradığı soruların cevabını Rabbinden alıyor, kainatın sorumluluk tacını giyiyor. Yetim ve öksüz büyümüş, hayatın acılarını ile yoğrulmuş kamil insan, Hz. Muhammed. Okuma yazma bilmediği halde Rabbi O'na seslenirken ilk olarak OKU! Diye buyuruyor.

Akıl sahipleri için elbette bunda ibretler vardır. OKUMAK! Görünenin aksine manası derin bir kavram. Neyi okumalı insan? Salihler, "Kendini bilen Rabbini bilir", derler. Önce kişi kendini okumalı, ben kimim? Neden dünyadayım, özelliklerim ne... Sonra kainat kitabını karıştırmak gerek. Zira ayetlerin birçoğunda Mevla'mız, alemin nizamına, denizlere, dağlara, gökyüzüne, gece gündüze, Ayın hareketlerine... Dikkatimizi çekmez mi? Ve elbette ki Yüce Rabbimizden gelen mesajı okuyup anlamak ve yaşamak gerekir. Düşünenler için Kainatta okunacak nice ayetler vardır. Çıktığımız bu yolculukta Efendimizin arayışı ve Rabbinin O'na seslenişine şahit olduk. Resulallah'ın vahiyle tanışıp peygamber oluşu, şimdilerde idrak edeceğimiz Ramazan Ayında gerçekleşmişti. 11 Ayın Sultanıünvanını alması da bu sebepledir. Kuran ayetlerinin sağnaksağnak inmeye başladığı güzide bir zaman oluşundan.

Maalesef bu mübarek ay ümmeti Muhammed için mahzun geçecek bu sene. Çünkü insanlık bir salgın hastalıkla mücadele halinde. Camilerimiz kimsesiz, iftarlarımız sessiz, sokaklarımız ıssız olacak... Dünya tarihinde böyle bir ramazana şahit olundu mu bilmiyorum. Ama ahir zamanın Müslümanları böyle bir imtihanla karşı karşıyayız. Elbette ki bu bizi ümitsizliğe düşürmemeli! Evimizde kaldığımız şimdilerde hanelerimiz mescit eylemenin tam vaktidir!Kuran Ayı olan Ramazanda ailece hatimler yapmanın, teravih namazlarını cemaatle kılmanın, iftar ve sahurlarımızı bereketlendirmenin, kimsesiz ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmenin zamanıdır.

Efendimizin tebliğinin genç bir sahibiErkam'ın evinden büyüyüp geliştiğini, Hz. Musa'ya Rabbimizin, firavun zulmüne karşı evlerinizi mescit edinin! Diye buyurduğunu hatrımızdan çıkarmamalıyız. Ailemizle hemhal olmanın, Ramazanın ruhunu hissetmenin, kendi iç dünyamızı geliştirmenin tam da sırası. Efendimiz nasıl ki Hiranur inzivasında birçok şeyi keşfetti ise bizim de kendimizle kalmamızda dersler vardır.

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden azat olan bu mübarek aydan günahlarımızdan beratımızı alarak çıkmayı Rabbim tüm inananlara ihsan eylesin. On bir Ayın Sultanı, hoş geldin kainata ve küçücük evlerimize!

Sevda ÇEVİK