Bir anne...Sokakta yürürken annesinin elini bırakıp kaldırımdan fırlayarak koşan çocuğu. Öylesine mutlu, öylesine huzurlu... Annesinin elini bırakmış olmanın özgürlüğünü yaşıyor. Sonra ablası arkasından koşuyor. Çocuk tam caddeye fırlayacakken tutuveriyor çocuğu ve anneye teslim ediyor . Çocuğun feryat figanı duyuluyor. Annesine yakalanıp tekrar elini tutmak zorunda kaldığı için ağlamıyor çocuk. Kendince özgürlüğü bittiği için de ağlamıyor. Sokak ortasında annesinin uyguladığı şiddet yüzünden ortalığı birbirine katıyor. Ve kimsenin, sokaktaki kimsenin umurunda olmuyor.

Bir de hikayeyi başka açıdan hayal edelim. Anne evden çıkmadan önce çocuğuyla güzelce konuşuyor. Gidecekleri yerde çok eğleneceklerini ancak caddelerde sokaklarda elini bırakmaması gerektiğini; aksi halde başına gelebilecek tüm kötü olayları, senaryoları paylaşıyor evladınla. Aralarında anlaşma yapıldıktan sonra yola çıkıyorlar. Çocuk gidilecek yeri biliyor, yolda annesinin elini bırakırsa başına neler gelebilir biliyor, her şeyden önemlisi annesine güveniyor. Annesinin neyi neden yaptığının farkında... Ve mutlu son... Gidecekleri yere sorunsuz ve güvenli bir şekilde gidiyorlar. Herkes mutlu.

Yaşları kaç olursa olsun çocuklarınızla iletişim kurmaktan çekinmeyin. Karşınıza alın ve büyük insanlarla konuşuyormuş gibi konuşun onlarla. Aranızdaki problemleri eğrisiyle doğrusuyla tartışın (karşılıklı fikir alışverişi yapın) ve çözüm getirmeye çalışın. Ev içi ve ev dışı kurallarınız tabiki olsun. Ebeveynler olarak ortak kararlar alın ve uygulayın.

Kurallar demişken bu ara mağazalarda, alışveriş merkezlerinde şahit olduğum bir olaya da değinmeden edemeyeceğim. Çocuk çok güzel bir şey görür. Ucuz veya pahalı hiç önemli değil, anne babaya gider ben bunu istiyorum der. Oysaki evde kurallar konmuş, bütçe açıklanmış, herkesin ihtiyacı kadar alışveriş yapılacağı açıkça konuşulmuştur. Anne baba birbirine bakar ve bir ağızdan "Hayır alamayız, evde konuştuklarımızı hatırla" derler çocuklarına. Çocuk dudak büker en tatlı en sempatik haliyle bir kez daha sorar. "Ama ben bunu çok beğendim. Alabilir miyiz?". Anne hafiften yumuşamaya başlar. Baba nettir. Hayır dedik ya kızım/oğlum. Çocuk annenin yumuşamasını koz olarak kullanmaya başlar ve hafiften iç çekerek ağlamaya başlar. İşte iplerin koptuğu an'a geldik. Anne baba ilk önce görmezden duymazdan gelirler ama böyle yaptıkça çocukları daha çok sesini yükseltir ve sonuç ; çocuğun o gördüğü şey alınır. Çocuk mutlu, anne baba mutlu çünkü ağlaması durmuştur. Evlerine giderler.

Oysa ki bir dahaki alışverişlerinde hayatlarının en zorlu alışverişini yapacaklarından habersizdirler. Çocuk en büyük kozunun gözyaşı olduğunu, artık istediği ne varsa ağlayarak yaptıracağını yaşayarak öğrenmiştir. Her bir sonraki alışverişte istekler büyür büyür anne baba kara kara düşünür. "Biz nerde hata yaptık?" bu sorunun cevabını sanırım artık hepimiz biliyoruz. Her yerde okuyoruz da esas mesele uygulayabilmekte.

Tersini düşünün bir de. Anne baba net olarak "Hayır! Bizim bütçemiz bu. Seçtiğin şey ihtiyaç değil. Şu anda bu istediğini alabilmemiz mümkün değil ama dilersen harçlıklarını biriktirerek bize katkıda bulunabilirsin. Böylece kısa zamanda bu istediğine sahip olabilirsin." diyerek hem çocuğun inadını kırmış olurlar hem de ona tasarrufun ne kadar önemli bir şey olduğunu öğretmiş olurlar. Sonuç: Hem şuanda hem gelecekte mutlu, huzurlu aileler ve çocukları...

Sevgiyle kalın...