"ÇOLPAN İLHAN şöyle anlatmıştı SADRİ ALIŞIK'ı: "Çok değişken bir adamdı. Bir anda espriden güler geçirirdi herkesi. Son derece cömertti, müthiş bir hayal gücü ve ufku vardı. Onca yıl evli kaldım, pijamalı sofra başında çorbasını içerken hiç görmedim.Hep hareketliydi, gecenin üçünde "hadi kalk, sıkıldık" deyip gece kulübüne götürürdü beni. Olmadı ormana götürür, bülbül dinletirdi. Çok hoşluklar yapardı.

Mesela Karadeniz'e film çekmeye gitmişti ilişkinin başlarında. Cep telefonu olmadığı gibi, normal telefon da yok. Dağ başında kilometrelerce yürüyüp, jandarmanın oradan gece yarıları telefon ederdi.

Onca yolu gitme, etme... derdim, nafile... Bir keresinde de gece kapı çalındı. Annem bendeydi, postacıyı görünce babama bir şey oldu diye korktuk. Telgraf Sadri'dendi...Oysa biraz önce telefonla konuşmuştuk. Şu satırlar yazılıydı telgrafta: "Sana SENİ SEVİYORUM demeyi unuttum da...!!

Dip not: Eskiden aşk olan eskidi mi? Güzel olanı yitirdik mi?

DÜNYAMIZI YAŞANMAZ HALE GETİRDİK

Güç sahibi insanların aç gözlülüğü ve ihtirasları maalesef güzelim dünyamızı yaşanmaz hale getiriyor.Ey virüsten korkanlar bilir misiniz ki yaşadığınız bu dünyada her gün ama her gün tam "25000" yirmibeş bin insan açlıktan ölüyor.

İnsanoğlu kendinden gayrısını düşünmedikçe insanım dememeli. Shakespeare'ın da dediği gibi; acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyabiliyorsan İNSANSIN". (Müslüman bir toplumda ya da modern medeni bir toplumda ellerinizi sık sık yıkayın, temizliğinize dikkat edin demek bana abesle iştigal etmek gibi geliyor)

Size bir sır vereyim mi? Hepimiz öleceğiz bugün, yarın, öbür gün hiç farketmeden, hatta çoğumuz henüz yaşadığımızı bile anlayamadan.

O güzel gözlerimiz, Özendiğimiz bezediğiğimiz bedenimiz, Bakımlara doyamadığımız saçımız, Oynayıp durduğumuz kaşımız, Manikürlü pedikürlü tırnaklarımız, Bazılarından uzun boyumuz,Bazen fazla gelen kilomuz...Hepsi birden toprak olacak...Geriye ne mi kalacak? Uzatmayayım varsa eğer sadece İNSANLIĞIMIZ. Sevgi ve sağlıcakla kalın...