Ergenekon Destanı'nda;Türkler'in, yaklaşık 400 yıl yaşadıkları,sonrasında sığmaz oldukları yani sıkıştıkları bölgeden çıkışları anlatılır.Destan ve mitolojilerde olağandışı (veya bizim öyle zannettiğimiz!)olaylar olsada,içlerinde anlattıkları dönemlere ait çok sayıda gerçeği de barındırırlar. Ergenekon denilen dağlık bölgeden,büyük bir ateş yakıp,dağın altındaki demir madenini eritip bir çıkış yolu bulmuşlar ve Ergenekon'dan çıkmışlardır.

Bu tarihi "çıkışlarımız" günümüze kadar devam etmiştir.Bağımsızlık aşkı ve o bağımsızlığı elde etmemizi sağlayan bilek gücü(ordu-millet oluşumuz) birleşince,Orta Asya'da,resmi tarihe göre,BİLİNEN... ilk Türk devleti,Asya Hun devleti kurulmuştur. Sonra,her dönem Türk devletlerini temel yıkılış nedenleri devreye girmiş.Yani iç çekişmeler ve pusuda bekleyen dış devletler(o coğrafyada Çin) ve onların içerdeki işbirlikçileri devletlerin yıkılmasına neden olmuştur.(O işbirlikçi bazen iktidar hırsı taşıyan bir bey veya bir gurup bazen"çekik gözlü güzeller"yani Türk beyleri ile evli Çinli ajan-Prensesler olmuştur.)

Bağımsız devletini kaybeden Türkler,bazen 20 bazen 50 yıl gibi bir süre dağınık veya esaret altında yaşasada,bu "esaret Ergenekon'undan" bağımsızlık aşkı ve bileğinin gücüyle çıkmasını bilmiştir.Orta Asya'da Köktürk,Uygur gibi devletlerin,şu ana kadar kurduğumuz 16'sı büyük,100'den fazla devletin kuruluşunda hep iki unsur en ön plandadır:Bir,bağımsızlık aşkı iki,bileğimizin gücü.Ne zamanki değer yargılarının aşınmasıyla,bağımsızlığın kıymeti unutulmuş,ne zamanki iç çekişmeler,çağa ayak uyduramayıp ekonomik zaafa düşmeler veya iç hainler gibi etmenlerle birlik bozulmuş işte o zaman devletleri kaybetme sürecine girilmiştir.

Her düşüşten sonra kalkmayı yani her Ergenekon'dan çıkmayı başaran bir millet olduğumuz içindir ki, dünyada en uzun süre varlığını koruyan,hemen her daim bağımsız yaşayan bir millet olmuşuz. 8-9.yy'lardan sonra,İslamiyet ile müşerref olduktan sonra,bağımsızlık aşkımızın yanına İslamiyet'e hizmet amacımızı eklemişiz, "cihan hakimiyeti" ülkümüzün yanına,"İlayı Kelimetullah'ı yeryüzüne yayma" Kızılelma'sını koymuşuz. Orta Asya'dan göçlerle gittiğimiz yerlerde bağımsızlık için şehitler vermişiz,oralara kültürümüzü ve İslamiyet'i götürmüşüz.Bunu başarıp dünya tarihinin akışını değiştirmişiz.

Asya'ya sığmayınca, Malazgirt'te Sultan Alparslan ile Anadolu ve Avrupa'ya "çıkış" yapmışız. Bir yandan Moğol istilaları,öte yandan tüm Avrupa ulusları birleşip,Haçlı seferleri ile bizi sıkıştıştırdıklarında,Selçuklu,'dan Beylikler Dönemi'ne ve ordanda Osmanlı'ya "çıkış" yapmışız. Osmanlı'yı 150 sene doğudan batıdan, kuzeyden güneyden,içerden ve dışardan çökertmeye çalıştıklarında,Milli Mücadele ile Türkiye'ye "çıkış" yapmışız.Düştüğümüz zamanlar kalkmasını bilmişiz.

Günümüze gelelim. Cumhuriyet dönemimizde terörle bölünmek istenen,IMF'nin kapısında üç kuruş borç için dilenen,kendi topraklarındaki ve denizlerindeki enerji kaynaklarını çıkaramayan,dış politikada batılı ülkelere kuyruk olan Türkiye bu "Ergenekon"undan çıkmalıydı...

ülkeyi savunacağı silahları üretemeyen ve yurt dışından alan,ulaşımı çağın çok gerisinde kalan,halkına doğru düzgün sağlık hizmeti veremeyen, çöp dolu ve susuz şehirleri olan,halkının inancı veya kökenine bakıp halkına baskı yapan yöneticilere sahip bir Türkiye bu Ergenekon'undan çıkmalıydı....

Tarihte oldugu gibi,bu millet yine Ergenekon'dan çıkıyordu.Büyük oranda " dağlar erimiştir' ve Türkiye Ergenekon'dan çıkmak için çok büyük mesafe kat etmiştir. Eksiklerimiz var,tabiiki katedeceğimiz çok yolumuz var.Ama çok mesafe katettik,bu kadar iç haine ve dış çelmelere rağmen çok büyük işler yaptık.Herşeyden önemlisi aşağılık kompleksimizden kurtulduk.İnancımızla ve kültürümüzle barıştık devlet olarak. Yani iki güç motorunu taktık devletimize.Tarihte bunu yaptığımızda hep "çıkış" yapmışız ve uçmuşuz.

Kimlerin bizi Ergenekon'dan çıkarmak istediğini,kimlerin ise Ergenekon'a tekrar sıkıştırmak istediğini iyi görelim,safımızı buna göre belirleyelim.Büyük tarihi yürüyüşümüzü,büyük projelerimizi küçük işlere ve günübirlik dedikodulara kurban etmeyelim.