Dünya misafirhanesinin konuğu olan insan, sanır ki bakidir hayatta. Bu yüzden bitmek tükenmek bilmeyen hırslarının ardından koşturur durur. Her şeyin en güzeline, en iyisine, en lüksüne hep kendisi layıktır. Fazlası hep daha da fazlası gerekir ona. Biriktirir durur, arttırır her şeyini, dünya da kalıcı sanır kendini...
Oysa ihtiyaçlar sınırsız, imkanlar sınırlıdır. Sultan Süleyman'a kalmayan dünya ona da kalmayacaktır. Ve bu yüzden mutluluğu yakalayamaz. Biraz daha biraz daha derken elindekinin kıymetinden bihaberdir çünkü. Tuhaftır ki her gün etrafında birileri can verir, göçer gider.
Kimisinin cenazesine tanıklık eder, tabutunu taşır. Ancak sanki bir film şeridi gibi izler sadece. Bakar ama görmez ölümün hikmetini... Sıranın bir gün kendine geleceğinden habersiz gibi seyreder cenazeyi.
İçindeki doymak bilmeyen arzularını tatmin etmektir hedefi. Hep mutlu ve kusursuz olmaktır hayali. Fakat istekleri arttıkça gözünü bürüyen hırsından ötürü bir türlü yakalayamaz huzuru, saadeti.
Şöyle bir hikmet nazarı ile çevirse gözlerini hayatına, mutlu olmak için onca sebebin varlığını fark eder aslında. Sağlıklı ise mesela dünyaya bedel bir nimetin içindedir. Ailesi, sevdikleri varsa etrafında paha biçilmez bir haldedir. Evini şenlendiren evlatları, kendini ve yuvasını geçindirecek bir işi de hazırsa şükredecek ne çok şeyi vardır.
Maziye takılıp üzülmenin bir manası yoktur, gelecek kaygısı ise insanı yiyen bir urdur. En kıymetli an, insanın yaşadığı andır. O yüzdendir ki gönül erleri; " ibnul vakt" yani vaktin evladı olmayı tavsiye etmiştir. Hayattaki en büyük zenginlik aslında kanaat edebilmektir.
Elindeki ile yetinip şükreden insanoğluna Mevla nice güzellik ihsan edecektir. Ömrünü hep daha fazlasına adayan insan ziyandadır. Bu sebepledir ki Güzeller güzeli rehberimizin öğüdü ilişmelidir kulağımıza : " 5 şey gelmeden 5 şeyin kıymetini biliniz;
Hastalıktan önce sağlığın, yoksulluktan önce zenginliğin, ihtiyarlıktan önce gençliğin, meşgul olmadan önce boş zamanın, ölümden önce hayatın."
Ademoğlu olarak bu güzel hadisi şerifi hayat prensibi yapabilsek mutluluk ve huzuru yakalayabiliriz.
İşte o zaman ruh dünyamız yenilenir, günümüzün en tipik hastalığı psikolojik sorunlar, depresyon, stres gibi bizi kemiren halleri bertaraf edebiliriz.
Gönül dünyamızı yeniden inşa eder, kanaat ehli olmanın huzuru ile hayatımızı imar ederiz.
Şu fani alemde hoş bir seda bırakarak çehremizde tebessümle göçer gideriz ebediyete, Rabbimizden gelen bir müjdenin huzuru ile...
"Ey imanın huzuruna kavuşmuş insan!
Sen ondan razı, O senden razı olarak Rabbine dön. Böylece has kullarının arasına sen de katıl.
Cennetime gir." ( Fecr Suresi; 27-30)

Sevda ÇEVİK