Bir yarışmada ödül büyükse yarışmanın zorlu olması kaçınılmazdır. Yarışmanın zorluğu ise engellerin zorluğundan kaynaklanır. Aşmaya alışık olmadığımız engel zor engeldir.

Hiç yüksek atlamamış bir insan için 1 metre çok büyük bir engeldir. Ancak yüksek atlama ile ilgili antrenmanlı olan birisi için ise adım atmak kadar kolay bir engeldir.

Alışık olmadığımız, antrenmanlı olmadığımız engel zor engeldir! Bu durumda zorlu engelleri aşmanın bir yolu da antrenmandan geçer diyebiliriz.

Bugün ümmet olamamamızın en büyük engeli nedir? Nerede antrenmanlı olmamız gerekir? Şöyle birkaç sorun saysak ana engele ulaşabilir miyiz?

- Kardeşlerimizin fikrine hoş görü ile yaklaşamama

- Kardeşlerimizin dertlerine empati kuramama

- Çoğulculuk hastalığına yakalanıp, kendi organizasyonumuzun en kalabalık olması çabasını her şeyin üzerinde tutma

- Sahip olduğumuz imkanları başkaları ile paylaşmama arzusu

- Son sözü söyleme hürriyetini başkaları ile paylaşma korkusu

Bu maddeleri çoğaltabiliriz. İlk aklıma gelenler bunlar oldu. Peki, tüm maddelerin ortak noktası nedir? Her bir madde ile tek tek ilgilenmektense, maddelerin ortak noktasını bulup buraya hücum edelim. Nefis desem. Tüm bu maddelerin altında yatan gizli kuvvetin nefsin istekleri desem yanılır mıyım?

Başlangıçta Rabbimizin rızasını kazanmak için çıktığımız birçok yolda nefsimizin kölesi haline dönüşebiliyoruz. Nefsimizin kölesi... Nefsimizin kulu... Böyle söyleyince ağır geliyor olabilir ancak bu Rabbimizin ifadesi: "Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü?" (1).

Birçok mücadeleyi kazanabilecek kuvvetlere ulaştığımız oluyor ancak nefse karşı mücadeleyi belki hafife aldığımızdan dolayıdır ki pek kazandığımız söylenemez. Oysa en büyük engel nefistir desem abartmış olmam. Engeli aşabilmek için önce engeli ihata etmemiz gerekir.

Tebük seferi gibi zorlu bir seferden dönen Efendimiz (Salat ve selam üzerine olsun) ashabına: "Küçük cihattan büyük cihada geldiniz" buyurmuştur.

Buna karşılık ashabı büyük cihadın ne olduğunu sorunca: "Büyük cihad: nefisin heva ve hevesine karşı yapılan cihaddır." (2) diye cevaplaması nefsin ne büyük bir engel olduğunun delilidir.

Klavye mücahitliği kolaydır. Kürsü mücahitliği kolaydır. Hatta Filistin'de işgalci Siyonist teröristlere karşı verilen silahlı mücadele bile kolay bir mücahitliktir. Neye göre? Nefse karşı verilen mücadeleye göre. Yoksa kürsülerden veya askeri cepheden verilen mücadeleleri hafife almak anlamında söylemiyorum elbette.

Ancak Efendimiz (Salat ve selam üzerine olsun): "Hakiki mücahid, nefsine karşı Cihad açan kimsedir." (3) diye buyurarak engelin zorluğuna dikkat çekmiştir.

Bu yüzden dernekler, vakıflar, cemaatler, kurumlar olarak; dünyanın her yerine yardım götürme, bekarları evlendirme, eğitimlere ön ayak olma, gençleri koruma, uyuşturucu ile mücadele, halkın irşadı gibi zorlu alanlarda faaliyet gösterebilmemize karşın, ümmetin menfaati için birlik olabilme zorluğunu, nefis temelli engellere takılarak geçemiyoruz.

Rabbim bizleri nefsimizi rab edinmekten muhafaza eylesin. Bu mücadeleyi bizlere kolaylaştırsın. Ümmetin birliği için nefislerimizi ayaklar altına alabilme kuvvetini bizlere bahşetsin. Amin...

Allah'ın (cc) kulu, Ümmet-i Muhammed'den, kardeşiniz İlyas...

1. Furkan Suresi 43. Ayet

2. Beyhaki, ez-Zühd

3. Tirmizi, Fezailü'l-cihad, 2.