Müslüman olmak,yalnızca "iman ettim" deyip durmaktan ibaret değildir. İmanın tamamlayıcı unsuru olan yüce sıfatlardan biri ve hatta kapsam itibarıyla onların en geniş ve en önemlisi doğruluktur. Doğruluğun alanı çok geniştir. Çünkü doğruluk,teklif ve mükellefiyet kapsamına giren her şeyde söz konusudur. Doğru inanmak,doğru düşünmek,doğru davranmak,doğru ibadet etmek,doğru konuşmak,samimi ve dürüst olmak,emniyet ve güven verici olmak,olduğu gibi görünmek ve göründüğü gibi olmak doğru olmanın birer parçalarıdır. Bunlara yalan söylememek,hile yapmamak,aldatmamak gibi hususları da eklediğimiz zaman doğruluk alanının ne kadar geniş olduğunu açıkça görürüz.
Kur'an-I Kerim'e baktığımız zaman bu konu 2 şekilde ele alınıyor:Birincisi doğruluk nedir ve kimlere doğru denir? İkincisi de doğruluğun önemini emreden ayetler.
Doğruluğu ve dolayısıyla doğru olanları tarif eden bazı ayetler şöyledir:
- " Doğruluk,yüzlerinizi doğu veya batı taraflarına çevirmek değildir. O; Allaha, ahiret gününe,meleklere,kitaba,peygamberlere iman etmek,sevdiği malını yakınlara,yetimlere,yoksullara,yolda kalmışlara,dilenenlere ve kölelere vermek,namazı usulüne göre kılmak,zekat vermek,söz verdiği zaman sözünü yerine getirmek,sıkıntı ve zorluk zamanlarında sabretmektir. Bunları yapanlar doğru olanlardır. Ve bunlar takva ehlidirler." ( Bakara,177)
- " Gerçek müminler o kimselerdir ki, Allah ve Resuluna iman ederler,ondan sonra bu konuda hiç şübheye düşmezler, malları ve canlarıyla Allahın rızasını kazanmak için çalışırlar. İşte doğru olanlar bunlardır." (Hucurat,15)
Doğruluğu emreden bazı ayetler de şöyledir:
- " Dosdoğru Allaha yönelin ve O'ndan af ve mağfiret dileyin. Bunu yapmayanların vay hallerine" (Fussılet,6)
-" Emrolunduğun gibi doğru ol,seninle birlikte iman edenler de doğru olsunlar. Doğruluktan sapmayın. Allah,ne yaptıklarınızı görendir." ( Hud,112)
- " Emrolunduğun gibi doğru ol, doğru olmayanların heveslerine uyma." (Şura,15)
Yaşı fazla ileri olmadığı halde,son senelerinde Allah Resulunun saçlarında beyazlar oluşmuştu. Bir sahabi, neden böyle olduğunu sordu,Allah Resulu(sav) ona şu cevabı verdi:" Beni Hud suresi (doğruluğu emreden ayetler) ihtiyarlattı." Allah Resulunun bu hali ve cevabi, titiz bir şekilde doğru olmanın kolayca kazanılan bir durum olmadığını,bunun için ciddi bir çaba ve gayretin sarfedilmesi ve kaçınılmaz olan bir takım sıkıntılara göğüs gerilmesi gerektiğini göstermiştir. İşler için sözlü iddialarda bulunmak çok kolaydır. Fakat,bu iddiaları fiil,iş ve ahlak haline getirmek zordur. Bu zorluğa ancak gerçek müminler katlanırlar. Ve bunlar katlandıkları zorluklar oranında iman davasında doğru olduklarını ispat ve tescil etmiş olurlar.
- " Ey iman edenler Allahtan korkun ve söz söylediğiniz zaman,doğru söyleyin. Doğru söylerseniz, Allah işlerinizi yoluna koyar ve günahlarınızı affeder. Kim, Allah ve Resuluna itaat ederse,büyük bir kazanç elde eder." ( Ahzab,70,71)
" Allahtan korksunlar ve doğru söz söylesinler." ( Nisa,9)
" Ey iman edenler Allahtan korkun ve doğru olanlarla beraber olun." ( Tevbe,119)
Doğruluğun ve doğru olmanın değer ve önemi,dinimizin ikinci temel kaynağı olan hadis-i şeriflerde de vurgulanmış ve burada bu konuda daha geniş detaylara ve ayrıntılara gidilmiştir.
Allah Resulu aleyhisslatu vesselam şöyle buyurmuştur:
" Her zaman ve her işte doğruluğu gözetin. Bu yüzden helak olacağınızı görseniz bile,bunu yapın ve bilin ki, nihai kurtuluş doğruluktadır."
" Doğruluktan ayrılmayın. Çünkü doğruluk sizi iyi işler yapmaya sevk eder. Bu işler de sizi cennete götürürler. Hile ve yalandan da sakının. Çünkü bunlar sizi kötü işler yapmaya iter. Bu işler de sizi cehenneme götürürler." ( Buhari,Müslim,Ebu Davud)
Doğruluk karı koca arasındaki vazifeleri en güzel bir duruma getirdiği gibi, çocuklar üzerinde de en büyük etkiyi yapar. Denilebilir ki, en güzel bir terbiye ile yetişen çocuklar anne ve babalarında doğruluk gören çocuklardır. Anne ve babalarında iki yüzlülük,riyakarlık,hile, söylediği veya göründüğü gibi olmama halini gören çocuklar ise bu samimiyetsizliğe karşı içlerinde duydukları isyan,nefret ve kötüleme yüzünden terbiye bağını koparır ve kimi dinsiz,kimi ahlaksız,kimi hırsız ve uğursuz olup çıkar. Onun için,çocukları eğitenlerin,nesli yetiştirenlerin,kitlelere ahlak ve fazilet dersi verenlerin herkesten önce kendilerinin kendi sözlerine inanmaları ve başkalarına telkin etmeye çalıştıkları doğruluk ve dürüstlüğü kendi iş ve ilişkilerinde tatbik ve temsil etmeleri gerekir.
Konumuzu bir fıkra ile bitirelim.Adamın biri arkadaşına şöyle demiş:"Ben içki içmem,kumar oynamam ve hile yapmam. Sadece kötü kötü bir huyum vardır.Hep yalan söylerim."
(Bu adamın saydığı kötülükleri yapmadığına inandınız mı?)
.