İnsanın hayatta nelerle karşılaşacağı belli olmuyor. Kimden ne öğreneceği, nasıl öğreneceği zaman içinde gelişip gidiyor. Farkında olunursa hayatının artıları çoğalıyor, kendi de artıyor.
Farklı düşünce mensupları karşılıklı olarak birbirini dinleme zahmetine katlanıverseler kulağına gelenler, o kadar abartılacak bir şey olmadığını görebilirler. Geçen günlerde elime uzatılan notları okurken şöyle bir eleştiri usulü canlandı zihnimin orta yerinde.
Karşı taraf olanlar yani ötekileştirilmiş olanlar… Her biri birbirine karşı vaziyetlerini şu açıdan değerlendirseler elde edilen sonuçlar değişebilir mi acaba?
“Arkadaş, ben benim tarafın eksiklerini sıralayayım. Hatalarımızı en iyi biz biliriz. Kimsenin yüzümüze vurmasına gerek yok. Bu canımızı sıkıyor ve bire bin katılarak düşmanca niyetlerle anlatılıyor. Ayrıca biz de hissiyat olarak size güvenemiyoruz. Hangi niyetle bunları söylüyorsunuz. Ancak ben veya benden biri ya da bizim cenahtan birileri hatalarımızı sıralasa diyecek bir şeyimiz olmaz. Zira bizden biri o.
Sonra sizden biri aynı usulle yapsa aynı şeyi. Kendinizi eleştirseniz, hatalarınızı bir bir sıralasanız. Sütten çıkmış ak kaşık değilseniz tabii.
Ardından ben sizin grubu, sizin tarafı öveyim siz de benim tarafımı güzel sözlerle, takdir ettiğiniz kelimelerle anlatın. Bunu başardıktan sonra herkes kalplerine dönsün ve baksın kendine neler var orada. Düşmanlık,kin, nefret, isyan, yakıp yıkma , öldürme gibi hisler mi var?
Ülkemiz insanlarının gönülleri arasına mesafeler koymak üzere belirlenmiş tartışma konuları vardır. İnsanımızı psikolojik, sosyolojik, kültürel damarlarını keşfetmiş olanlar tarafından zaman zaman basın aracılığıyla düğmeye basılır ve toplum asıl mevzulardan uzak tutulur.
Bunlardan biri de Alevi Sünni münasebetleridir. Yıllardan beri ülkemizde Alevi Sünni kavgası pişirilip servis yapmak üzere dondurulmuş bir vaziyette bekletilir.
Başbakan Ahmet Davudoğlu’nun Alevi dedesine karşı takındığı tutum birden gönlümü hoş etti. Söylediği sözler ruhumu coşturdu. “Amir olan millettir, devlet değil.”
Devletin demir yumruğunu sırtında hissetmeye alışmış bir millete böyle sözler tesir etmez mi? Başbakan; “devlet milletin emrinde olacaktır.”
Böyle sözler ezilmiş ve kendi yöneticileri tarafından dönem dönem terbiye edilen millet için çok farklı sözlerdir. Dikkat etmeli ki erkenden hülyalara dalmayalım.
Aslında büyüklerimiz çocuklarımızı övme konusunda tedirgin davranırlar zira şımarabilirler endişesiyle. Bu, ruhumuza işlemiş ve vazgeçemiyoruz. Şimdi değişim zamanı tepeden tırnağa… Güzel halimizi perçinlemek zamanı şimdi. Hayırlı ve özgüven dolu günler efendim.