Kaygılar ve yargılar insan davranışlarının şekillenmesinde birinci öncelik. Hayata bakışınız, yaşama sevinciniz, eş seçiminiz, iş seçiminiz, komşu seçiminiz, ev seçiminiz, yöresel ve küresel gelişmeleri takip etme isteğiniz, rekabet gücünüzü artırma isteğiniz, ülkeler arası küresel oyunu kurma isteğiniz, yanlış veya doğru kaygı ve yargılarla olmakta. Bir söz var 'Ön yargıları yıkmak, kör keserle ağaç yontmaya benzer.' Gelişimin ve değişimin gücü eğitim maalesef ön yargılardan ve kaygılardan kurtulamadı. Bu amaçla toplumsal beklentilerle, akademik ve siyasi beklentiler birbirleriyle örtüşmedi, yapılan değişikliklerde doğal olarak siyasal kaygı ve yargılar ön planda kaldı. Siyasi iktidarın yaptığı değişiklikleri, kendi varlığını pekiştirmesi bakımından kendisi için doğru bir yaklaşım olduğu kabul edilse de toplumsal gelişimin ve bireysel gelişimin önüne set olduğu da bir gerçek.

Ülkemizde eğitim sisteminin yeniden yapılanmasıküresel güçlerle mücadele etme anlamında doğru kurgulanamadı. Yapılan değişiklikler daha çok siyasi kaygılarla yapıldı. Yapılan yerli ve yersiz değişiklikleri takip etmekte zorlandık, zorlanıyoruz, adeta değişikliklerden başımız dönüyor. Politika yapıcılar, küresel sisteme yön veren, gerek teknolojik gerekse bilimsel düzeyde rekabet eden ve insani değerleri ön planda tutan, geleneksel değerlerine sahip çıkan toplumların eğitim sistemlerini incelemeli, kaygı ve yargılardan uzak düzenlemeler yapabilmelidirler. Bu ülke bizim. İnsani gelişmişlik düzeyimize katkı sağlayacağı düşünülen uygulamalar eğitim sistemine entegre edilebilmeli. Bu anlamda yeni yöntem ve programlar geliştirilebilmelidir.

Kaygılar ve ön yargılardan kaynaklı olacak ki, imam hatip liselerinden mezun olanların bir yerlere gelmesini engellemek adına, meslek liselerinin gelişimlerini maalesef tırpanladılar. Fiziksel ve akademik yönden niteliksiz öğrenciler meslek liselerine yönlendirildiler ve bu öğrenciler ikinci sınıf öğrenci muamelesi gördü. Ebeveynler çocuklarının meslek lisesine gittiğini söylemekten utanır hale geldiler.

'Meslek Lisesi Memleket Meselesi' felsefesiyle eğitim sistemi yeniden yapılandırılmalı, ülkemizin geleceğinin doğru eğitim sisteminin kurgulanmasıyla olacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Eğitim sistemimiz maalesef suni yapılandırılmış ortamlarda yapılmakta. Okullarımızda uygulanan programlar toplumsal beklenti ve davranış biçimleriyle uyum gösterememekte. Öğrenciler; ebeveynler, öğretmenler, yöneticiler tarafından sürekli pışpışlanmakta, pışpışlanmış eğitim ortamından, gerçek yaşama ayak atan bireyler maalesef hayal kırıklığına uğramakta. Eğitim hizmetinden bütün bireylerin faydalanması adına ortak eylem planları yapılmalı.

Piyasa ekonomisinde arz ve talep dengesini korumak kaçınılmaz sonuç. Arz talep dengesi kapsamında 'Meslek lisesi memleket meselesi' felsefesiyle hareket edilmeli, meslek liselerinin temel oluşturduğu alanlardan üniversitelerin ilgili alanlarına gitmek isteyenöğrencilere ek puan verilebilmelidir. Bunu yapmakla meslek liselerinin cazibesinin artacağını söylemek yanlış bir düşünce olmayacaktır. Eğitim kurumları yalnızca mesleki eğitim anlamında kurgulanabilmeli, öğrencilerin istek ve ihtiyaçları merkeze alınarak farklı alanlar ve farklı programlar oluşturulmalıdır. Eğitim sisteminin yeniden yapılandırılması şura ve çalıştaylarda bilimsel veriler ışığında değerlendirilerek reformist bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Bu düşüncekapsamında ortaöğretimde uygulanan lise türleri uygulamalarına derhal son verilmeli, ilkokul ve ortaokul temel eğitimin temelini, ortaöğretim meslek seçiminin temelini, üniversiteler ise mesleki uzmanlaşmanın temelini oluşturmalı, bunu hayata geçirecek mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır. Yapılacak düzenlemeler kaygı ve ön yargılardan uzak ülkemizin geleceğine yön veren ve yol veren gelişmeleri uygulamaya koyabilmelidir. O zaman belki eğitim sisteminin önlenemez gözyaşlarına çözüm bulunur.