Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın hemen hemen her toplantıda ifade ettiği bir cümle vardır: “Sokakları altından da döşesek, insanların beynini ve ruhlarını dolduramadıktan sonra bu yaptıklarınızın çok da ehemmiyeti yoktur”

Bu cümleyi ben eğitim yatırımları açısından şöyle değiştireyim: “Siz uzay üssü gibi, teknolojinin en üst düzeyde kullanıldığı okullar da yapsanız; eğitim sistemi, eğitim modeli anlamında eğitimin içini dolduramadıktan sonra bunların çok da ehemmiyeti yok”

AK Parti, 12 yılı geride bırakırken; Türkiye’de gerek okullaşma, gerek teknolojik kullanım, gerekse de fiziki şartların iyileştirmesi adına çok önemli yatırımlara imza attı.

F@tih projesi, derslik başına öğrenci sayısının azaltılması, üniversite sayısındaki artış gibi önemli yatırımlara rağmen nedense bir türlü bir eğitim sistemi tutturulamadı.

Her sene ya sınav sistemi değişiyor ya da yöneticilerin atama sistemi… Her bakan kendince bir sistem buluyor, uyguluyor. Yeni bakan onu beğenmeyip; sanki başka bir partinin, hükümetin bakanıymış gibi her şeyi sıfırdan alıp başlıyor.

Ulaşımda Binali Yıldırım’ı, sağlıkta Recep Akdağ’ı, ekonomide Ali Babacan’ı, Mehmet Şimşek’i çıkaran AK Parti, Milli Eğitim ile özdeşleşmiş başarılı bir ismi çıkartamadı.

Doğal olarak başarısız bakanlar, başarısız sistemlerle uğraşıp durdular. En sonunda da kendilerini bakanlıkların dışında buldular.

12 yılda hem liselere hem de üniversiteye giriş anlamında sistem değiştirme rekoru kıran bakanlık, geçen yıl rotasyon kararı ile yönetici atamalarında değişikliğe gitmişti.

Tam doğruyu yakalıyorlar derken; bu kez de rotasyonları iptal edip; atama kararlarını valilerin gönlüne bıraktı.

Vali dediğine bakmayın; il ve ilçe teşkilatları kimin müdür, kimin öğretmen olacaklarına karar verecek. Valiler de paşa paşa imzalayacak.

Amaç, cemaati daha da etkinsizleştirmek… Bu açık ve net... Fakat cemaati etkinsizleştireceğim diyerek -cemaatten olan ya da olmayan- başarılı ama sizinle aynı düşünmeyen müdürlerin ne suçu var diye de sormak gerekiyor.

Hükümete muhalif sendikalara üye yöneticiler acaba tercih edilecek mi? Müdürün başarılı olması mı kıstas, yoksa AK Parti’ye ya da ona yakın görünen sendikaya yakın olması mı?

Bu yaklaşım partiye de, sendikaya da zarar verir. En çok da eğitime zarar verir. Eski sistem yani kişilerin kaç yıldır müdürlük yaptıklarına göre istedikleri okula gidebilmeleri yaklaşımını da doğru bulmuyorum.

Bu durum başarısız bir yönetici de olsa yaştan dolayı en kaliteli okullara atanabilme ve o okulun kalite standartlarını düşürmeye yol açabilir.

Yeni sistem mahkemeden döner mi, dönmez mi bilmiyoruz. Ama İnegöl’de özellikle hükümetle aynı çizgide olmasa da başarılı, kaliteli müdürler var. Bunlar harcanmamalı. Belki bunun hesabını mahkeme sormaz ama yarın Allah sorar.