Bugünlerde zihnimde dolaşan bazı sorunlar fazlaca meşgul etmeye başladı. Gelecek nesillerin daha iyi yetişmesi uğrunda kafa patlatan yazarları okudukça, onların konuşmalarını dinledikçe akıl çözüm aramak durumunda kalıyor.
En büyük sorun kainatı yaratan Rabbimizin isminin gönüllerden, günlük hayattan adım adım geri çekilmesi. Bunu nereden anladığımı tespit etmek için çok değişik verileri değerlendirmek yeterlidir.
Bu ilahi izler, günlük hayattan yavaş yavaş silinmekte.
Ekranlardan takip ettiğimiz dizilerin birçoğunda bir cami görüntüsü ya da namaz kılan herhangi bir karakteri yara almaması...
Konuşmacıların ilmi ya da bilimsel konuları anlatırken Allah'ın ve Elçisinin insanı ilgilendiren hiçbir sözü yokmuşçasına profan/ dünyevi bir dil oluşturulması.
Öğrencilerimin adalet, merhamet ve saygı kavramlarını konu alan deneme yazılarında bu kavramlara ilahi bir cümleyle kapı aralanması.
Başörtülü Müslüman kızların birer ikişer başörtüsünü açma furyasının başlaması...
İslami ahlak ve kuralların modern hayat karşısında kan kaybetmesi...
Ekonomik sahada helal haram sınırına dikkat edilmemesinin yoğunlaşması...
Hakiki Müslüman karakterinin tereddütlü insan olarak şüphe ile bakılması...
İslam ile yorulmuş geleneklerin gericilik unsuru olarak hissedilir olması.
Haya, iffet, edep, namus gibi kavramların yerine cinsel istismar, aldatmak, tecavüz ve benzeri kavramların sıkça kullanılması ve ekranlardan gösterilmesi...
Özellikle gençlerde İslam inancının zayıflayıp sapık inançların yaygınlaşması...
Modern çağın öne çıkardığı haz, hız ve beğenilme ya da bireyselcilik duygularının perçinlenmesi...
Müslümanların bölük pörçük görünümü dolayısıyla hem kendimizin hem de başkalarının bu halden yakınıyor olması...
Tıklanma rekorları, vahyin doğruluğundan daha da önemli ve heyecanlı kabul edilmesi...
Bunların sayılarını artırmak ve başka gözlemleri de ard arda sıralamak mümkün iken bu kadarla yetinmek kafidir diye düşünüyorum.
Modern dünya ve onun patronları, propaganda ve reklamla kendini İslam karşıtı bir noktada konumlandırıp insanları kendine davet etmekte...
Her şeyi ki daha çok günah olanı, haram olanı özgürce icra edebilme imkanı sunması...
Ve'lhasılı beni rahatsız eden en önemli sorunlardır bunlar.
Atalarımızdan aldığımız manevi mirası gelecek nesillere aktaramamanın derin sıkıntısını yaşamaktayım. Yediklerimizden, içtiklerimizden, seyrettiklerimizden ve yaptıklarımızdan bir gün hesaba çekileceğimiz itikadının zayıflaması...
Dünyayı kör karanlıklara sürüklemek isteyen insanların, direksiyon başında olmaları, iyi güzel ve Haktan yana olanların çarpıtılarak zorlaştırılması ve insanımızdan uzaklaştırılması da yüreğimi daraltıyor.
Müslümanlar olarak İslamiyeti yaşama teşviki içeren cümleleri söylediğinizde baskı oluyor. Batılın haramı teşvik etmesi özgürlük olarak lanse edilmekte.
Hele de özgürlük kavramını "her istediğini yapmak" diye tanımlamak ve özgürlüğü "sorumluluk' kavramı ile birlikte anlamamak insanları yanlış sokaklara sürüklüyor.
Tüm bunları göre göre, izleye izleye öğretmenlik yapmak; ufacık dimağları, körpe zihinleri doğru yola sevk edememek vebalini taşmak...Yoruluyor omuzlarımız...
Hiçbir şeyi boş vermiyoruz, veremeyiz. Sorumluluğumuzu kuşanıp kıyamete doğru akıp giden bu zaman treninde hakikatli işler yapmak zorundayız.
"Derdim bana derman imiş" diyerek dertlendiğimizi, bu dertlerin hem bir yakın zamanda hem de ahirette dermanımız olması temennisiyle Kalın sağlıcakla...