Bugünlerde kim konuşmaya başlarsa mutlaka ilk cümlesi "zor zamanlarda geçtiğimiz bu günlerde..." şeklinde başlıyor.Ve gerçekten de doğrudur.Rabbim bizleri ve tüm dünya insanlarını bu sıkıntılı günlerden kurtarsın İnşallah.

Bildiğiniz gibi bir hastalığın iki yönü vardır:Biri teşhis diğeri de tedavidir.Bunlardan biri yanlış olduğu zaman o hastalık iyileşmez.Korona virüs dediğimiz bu amansız hastalığın tıbbi yönü üzerinde çok konuşuldu.Öbür yandan da bu hastalığın manevi yönü üzerinde de hocalarımız çok farklı yorumlar getirdiler.Kimi hocalar bu hastalığın Allah'ın azabı olduğunu,insanların helak olacağını,dünyanın sonunun yaklaştığı v.b. yönden korkutucu yorumlar yaptılar/yapıyorlar.Kimi hocalarımız da yorumların da daha dikkatli davranıp bu sıkıntılardan ders alınması gerektiği söylediler/söylüyorlar.

Bana sorarsanız benim şahsi görüşüm de ikinci görüştür.Yani bu hastalıktan ders almak bunu hayra çevirmek tabiri caiz ise krizi manevi fırsata çevirmektir.

Şöyle ki:

Kur'an'da "zor zamanlar" daha çok BE'SA ve DARRA kelimeleriyle ifade edilir.Ve geçmiş kavimlerin zor zamanlarından örnekler verilir.Ayrıca bu zor zamanların mü'minlerin "iman" yönünden de bir sınavları olduğu anlatılır.Yani imanımızın ne kadar kuvvetli ve dayanıklı olduğunu bu zor zamanlar bize gösterir.Zor zamanların imanının bir özelliği de ümitsizlik halinin olmamasıdır.

Kur'an insanın iki halini eleştirir:

-Biri bolluk ve rahatlıkta şımarmak,

-Diğeri de zor zamanda ümitsizliğe kapılmak.

Bu konuda Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:

" İnsana nimet verdiğimizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine şer dokununca da umutsuzluğa düşer"(İsra,83).

-"İnsanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinirler. Eğer kendi işledikleri şeyler sebebiyle başlarına bir kötülük gelirse, bir de bakarsın ki ümitsizliğe düşerler"(Rum,36).

-" İnsan, hayır (mal, mülk, genişlik) istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, yıkılır."(Fussilet,49).

Zor zamanların imanının bir özelliği de gönül bağlarımızı sıkı tutmaktır.Virüs kapmamanın nasıl ki zahiri sebebi birbirimizden bedenen uzaklaşmak ise manen yaklaşmanın yolu da gönülleri yaklaştırmaktır.Bu sıkıntılı zamanda günlük çalışıp da şu an işi olmayanlara,fakir fukaraya,garip gurabaya yardım etmek ,hoş görülü olmak,sabır ve affedici olmaktır:

-" Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyi ve yararlı işleri en güzel şekilde yapanları sever."(Ali İmran,134).

Zor zamanların imanının bir özelliği de şu anda eve kapandığımız bu süreci pasif bir bekleyişten aktif bir hayata çevirmektir.Örneğin,İlim ile meşgul olmak,çocuklarımız ile kitap okumak ,birlikte namaz kılmak,akraba ve dostları telefon v.b.iletişim araçlarıyla aramak.

Hatta bu evde kalış sürecini Ramazanın son 10 gününde yapılan ancak unutulmuş olan İTİKAF sünnetine çevirebilmek.Bu evde kalış sürecinde evlerimizi MESCİD'e (Namazgah) çevirebilmek.Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor:" Musa'ya ve kardeşine, "Kavminiz için Mısır'da (sığınak olarak) evler hazırlayın ve evlerinizi namaz kılınacak yerler yapın. Namazı dosdoğru kılın. Mü'minleri müjdele" diye vahyettik.(Yunus,87).

Zor zamanların imanının bir özelliği de dünyanın aslında geçici/fani olduğu gerçeğini anlamaktır.Herkes şöyle bir geçmişine baksın.Bunca yıl yedik içtik,gezdik,tozduk eğlendik.Ama evde kaldığımız şu günler de biri sorsa Dünyada "..."Ne kadar kaldın?" O, "Bir gün veya bir günden daha az kaldım..."(Bakara,259).Diye cevap verecektir.

Zor zamanların imanının bir özelliği de " kainatın en büyüğü/hakimi kim?" Sorusuna verilen cevaptır.Dünyanın süper ülkelerinin ve süper liderlerinin çaresizliğini hepimiz görüyoruz.Onun için Kur'an soruyor ve cevabını yine O bize öğretiyor:

-Bugün mülk (hükümranlık) kimindir? Tek olan, her şeyi kudret ve hakimiyeti altında tutan Allah'ındır" (Mü'min,16).

Abdulvasih DURAN