Gözlüğümün camını silerken aklıma hücum eden düşüncelerin resmi geçidi sırasında ayağa kalkan tefekkür melekemden hasıl olan bağış ve ata'nın, geçip gidiveren, görünüp kayboluveren fani ve arızi şeyler olmadığı kanaatindeyim.zira insan binasının kadim ve baki oluşu,inşaatında ve imarında gerekli olan malzemeninde aynı türden olmasına olanak veriyor.

Gözlüğüm kirlendiği için yakinen nazar-ı ibret içinde, yine göz ile bakıp,gönül ile zevkine vardığım hadiseden harfsiz ve sözsüz;

-Bak bakalım,hiç kendi gözün gibi,vücudun kendinden olanı gibi oluyormu sonradan eklenen?diye bir kelam varid olurken,bu mayalayıcı ve bereketlendirici bakışın her an'ıma sirayet etmesine izin verdim.

Kulağı duymayanların kulak kepçesinin üzerine tutturuverdikleri küçücük cihazlardan Semi ismi şerifinin tecellisinin,beşerin işitme ve duyma ile alakalı rızkının mukabili olduğunun farkına varmak ne güzel.lakin esaslı bir azanın insana vermiş olduğu zevkin ve hissin aynını verememesi ne acı ! ne kadar ibrete şayan!

Aynı şekilde biyonik ayakların,kolların vesair teknolojik azaların beşere hizmet gayesi ile sunulmuş lakin "alleme Ademel esma" olan insanın,esmayı zuhur ettirme misyonuna dar gelen ve yetemeyen birer yardımcı,dayanak,arkadaş olduklarının herkes farkında .

Mevzu itibariyle,asılın ve hakikat olanın üzerine uydurma ve yama gibi duran edevatın konu olduğu gibi bir yazı zannedilsede, meramım yazılmayanı ve yazılamayanı yazmaktı.Dostu anlatmak ! Ne olmadığını anlatabilmek bile maharet isteyen mevzuya yetermi mısralar bilemem?

Dost,kendinden olan azalar gibidir. Dost,göz gibidir.kulak gibidir !el gibidir.lakin elalem değildir ! insanın görme ve işitme yetisinin ne kadar karşılığı olabilir ise işitme cihazları,işte o kadar arkadaş dediklerimiz dostluk denilen külli manaya mazhar düşerler.

Dost ikiliği kabul etmez.bir başkası bilmez ! Ben ve diğeri diye düşünmez. Birliği bozmanın vahdeti tarumar etmenin cezası,seyr'i cemalden düşmektir.nasıl onu ayrı,kendimi ayrı düşündüm diye hayıflananların ve bunu kusur bilenlerin kalbinde gamdır dost ve dostluk !

Henüz Mücerred mananın kalplerimize yerleşmeden,zihinlerimizi kesif suretlerin işgal ettiği bir çağın ve zamanın çocuklarıyız.eşyanın hakikati ile dost değil,eşya ile arkadaşız yani ! lakin unutmamak gerekir.

Bir ve bütünden olanı,kalp ve gönülden olanı dost ve dostun emaresi bilmedikçe,çağa ve zamana hükmedemez, Hakim isminin taa içine saklanıveren Mudill etkisinin iğva ve idlal ettiği zihinler olmaktan ileri gidemeyiz.evvela geri dönüp bakmak, gerek.

Bir ve bütün olanın içini doldurduğu kavramlarla mı bakıyoruz bu güne ve yarına?yoksa eşyanın zihnimize nakşettiği iğreti imgelerin,inşa ettiği örümcek ağı kadar çelimsiz bir beyt'i kazib midir fikir dünyamız?

Geri bak ey Raci !

Hedefi bulmak için, bir yay gibi geril sen

Vahdet adlı gülzardan,güller gibi deril sen

Selam ve muhabbetle

Hamza SÜNGÜ