Delikanlı akşam karanlığında okuldaki kursları tamamlamış evine doğru gidiyordu. Fatih Cami'nin yanı başında büyük afişe gözü takıldı. Bir solukta okuyuverdi. Doğu Türkistan'da yapılan insanlık dışı zulmü lanetlemek üzere protesto yürüyüşü yapılacaktı. Tarih ve saati adeta beynine kazıyordu.

22 Aralık Pazar günü saat 14.00....

Okuldaki arkadaşlarına da haber vermeyi kafasına koydu. Çünkü böyle bir yürüyüş dünyaya karşı vicdanı bir haykırıştı. İnsan olmanın, vicdan taşımanın, hele hele haksızlığa karşı tarih boyunca dik duran Türk milletinin, en temel vasfıydı. Tarihten aldığı şuurla günün vurdumduymazlığına başkaldırmak istiyordu.

Bir gece önce, yürüyüşü koordine edilecek derneğin merkezinde, yapılmış çalışmaları görmüştü. Oradaki abileri, bir tarafında Doğu Türkistan bayrağı, diğer tarafında Türk bayrağı olan kağıtları sopalara yapıştırmaya çalışıyor, ellerde taşınacak pankartları ayarlıyorlardı. Birkaç kişi ile birlikte onlara yardım etmeye imkanı olduğu için seviniyordu.

Hatta her akşam; "Ders çalış, ders çalış" diye kafasının etini yiyen annesi bile; "Tabii gitsin, öyle faaliyetlerde de bulunsun" deyip Doğu Türkistan için yapılacak yürüyüşün hazırlıklarına katılmasına ses çıkarmamıştı.

Şimdi bu akşam saatlerinde hocasının kendisine söylediği; "Okulda arkadaşlara da söyleyeyin, onlar da Doğu Türkistan'daki zulme hayır denilecek yürüyüşe katılsınlar, onlar da insanlıklarını, onlar da vicdanlarını harekete geçirsinlerl" sözünü hatırladı.

Akşam olduğunda dersine çalışacak, verilen ödevleri yaptıktan sonra cep telefonunu eline alıp kapı kapı dolaşıyormuşçasına arkadaşlarına mesaj atacaktı. Belki de ellerine aldıkları büyük bir pankartın arkasında, en kalabalık grup olarak zulme karşı söylenebilecek sözleri gürsesiyle haykıracaktı.

Bazı arkadaşları bu yürüyüşten kendisini vazgeçirmek için bilip bilmeden ileri geri konuşacaklar, verdikleri kararından vazgeçirmeye çalışacaklardı. Delikanlı okuduğu haberlerden, izlediği kısa filmler den, dinlediği yorumlardan elde ettiği bilgiler ışığında, bu tavrı ortaya koymak gerektiğine inandığı için herkesi yürüyüşe davet ediyordu ve edecekti de.

Dünyanın neresinde bir zulüm olursa ona karşı en gür sedanın, Anadolu topraklarından yükseleceğini biliyordu. Zaten Kur'an-ı Kerim'de zayıf bırakılmış erkekler, kadınlar ve çocuklar için harekete geçmesi gerektiğini anlatan ayetleri okumuş ve çok etkilenmişti. Zulme Rıza zulümdür. Bundan dolayı her zaman endişe duymuştu. Hiçbir zulme sessiz kalmak istemezdi. Ya bir mesaj ya bir köşe yazısı yazılmalı idi. Ya da bir yürüyüş tertip edilmesi gerekiyordu ve bunu içinde kendisine yer buluyordu.

Bugün cumaydı. Arkadaşlarıyla beraber sınıfları dolaşacak, pazar günü yapılacak yürüyüşte, hep birlikte o heyecanı yaşamanın tadına varmaya davet edecekti.

Tarihi vazifeyi yapmak için büyük bir coşkuyla evine doğru gidiyordu.