Dinin insan hayatındaki yerini tartışmak bile mantıksızlıktır. Çünkü insanın dünyaya geliş amacını insana öğreten dindir. Dini tartışmak insanın vücudundaki kalbinin önemini tartışmak gibidir. İnsanın kalbini yerinden söküp yaşamasını beklemek gibi bir şey.
Ülkemizin birçok problemi vardır. Bunların başında gençlerin problemleri gelmektedir. Bu problemlerin kaynağı gençlerimizin içinde bulunduğu manevi boşluktur. Bize düşen görev gençlerimize daha çok dini bilgiler vermek olması gerekirken nedense mevcut dini bilgileri kısmaya çalışan insanlar vardır.
Günümüz insanlarının içinde bulunduğu sorunlara baktığımız zaman bunların birçoğunun din duygusunun eksikliğinden kaynaklandığını görüyoruz. Bize düşen görev daha çok dini bilgiler vermek olması gerekirken mevcut din öğretimini de yok etmeye çalışıyoruz.
Bir örnek ile açıklamak gerekirse günde 3 defa ağrı kesici kullanması gereken bir hasta ilaç yetersizliğinden günde bir defa kullanabiliyor. Bize düşen görev o hastaya yeteri kadar ilaç tedarik etmek gerekirken tam tersine günde bir sefer kullandığı ilacıda kesmek istiyoruz.
Günümüz dünyasına baktığımız zaman problemlerin çoğu ya din eksikliğinden kaynaklanmakta ya da dini yanlış anlama ve yorumlamalardan kaynaklanmaktadır. Çünkü işlenen suçlar ve günahların büyük bölümü eğer sağlam bir din duygusu olsa kesinlikle işlenmesi mümkün olmayacaktı. Çünkü:
-Her gün cinayetler işlenmektedir. Oysa İslam cinayeti şiddetle yasaklamaktadır.
-Her gün uyuşturucudan bir çok insan ya hayatını kaybetmekte ya da komalık hale gelmektedir. Oysa İslam insana zarar veren her şeyi yasaklamaktadır.
-Hırsızlık, gasp ve soygun yapanlar dini bütün insanlar olsaydı kul hakkının önemini bilecek ve işi yapmayacaklardı.
-Kadınlara şiddet uygulayanlar kadınların Allahın bir emaneti olduğunu öğrenseydiler bu zulmü yapmazlardı.
-İnsanların boğazını bıçakla kesenler İslamı ve Kuranı doğru anlasalardı yaptıklarının vahşet olduğunu anlayacaklardı.
Örnekleri çoğaltmak mümkündür. İşte tüm bunların kurtuluş reçetesi devletin kontrolünde yapılacak bir din eğitimi ve öğretimidir. Buda okullarda okutulacak doğru ve sıhhatlı bir din öğretimiyle mümkündür.
Yeterli olmasa da şu anda okullarımızda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi adıyla bir ders okutulmaktadır. İsminden de anlaşıldığı gibi Din Kültürü.Yani ibadet yaptırma zorunluluğu olmayan sadece bilgi veren bir din dersi.Bir insan ister inansın ister inanmasın her kültürü öğrenmede kendisine faydası vardır.
Bir ateist ord.profesör (ismini yazmayacağım) bir röportajında şöyle der:Ben ateistim.(Yani dine-Allaha inanmıyorum.)Ama çocuğumun Din Kültürü Dersini okumasını istiyorum.Çünkü çocuğum yarın bir yere yönetici olduğunda Ramazanda geceleyin çalınan davulun Sahur davulu olduğunu bilmezse, İftara davet edildiğinde iftar nedir? diye sorarsa komik duruma düşecektir. İşte bu ve bunlara benzeyen sebeplerle çocuğumun Din Kültürü okumasını istiyorum.
Bir Hint atasözü vardır, der ki:Komşunun kayığını karşıya geçirmede yardımcı olursan sende bedavadan karşıya geçersin.
Bizlerde çocuklarımıza dini öğretirsek geleceğimizden emin olacağız. Acaba karakoldan mı yoksa hastaneden mi telefon gelecek endişesini taşımayacağız.
Unutmadan sorayım: Sahi siz çocuğunuza ev araba bırakırken camideki yerinizi kime bırakacaksınız?