Zatına layık şekilde hamdu sena Allah'a sınırsız salat ve selam yüce Resulullah'a

Eskiden kılıç ustalarına gittiğinizde kılıcı ne amaçla kullanmak istediğiniz sorulurdu.

Eğer miğferi parçalayacak derecede keskin bir kılıç istiyorsanız belki 6 ay sonraya gün verirlerdi.

Demirin keskin olması için eritilir, uzatılır, katlanır tekrar tekrar bu işlemler yapılırdı.

İnsanoğlu da uzayıp kısalır, imtihanlardan geçer ve kemale erişir. Tabii ki layıkıyla sabreder kendini geliştirirse ancak bunlar olabilir.

İmtihanlara, başımıza gelenlere, nefis ve şeytana karşı duruşumuzla tıpkı demirin eritilip çekilmesi misali keskinleşiriz.

Başımıza gelenleri Hakk'tan bildiğimiz, nefis ile ruhumuz arasında dengeyi kurabildiğimiz ölçüde bu başarıya ulaşabiliriz.

Müslümanlar kalbiyle inanır, aklıyla çalışır.

Ama öyle bir zamana geldik ki Müslümanlarımız aklıyla inanır kalbiyle çalışır hale gelmiştir.

Allah'ın varlığına aklıyla inanıyor ama O'nu kalbiyle tanıması lazımken haşa O yokmuş gibi yaşıyor.

Belki de şu zamanlarımız insanların en fazla nefsine kul köle olduğu zamanlardır.

Müslüman'ı da kafiri de aynı şekilde.

Biri Allah'a inandığını -ama aklıyla olduğunu ifade edelim- diğeri Allah'a inanmadan dünyalıklar peşinde.

Bizim ne farkımız var şimdi. Yılbaşını kutlasa ne olur kutlamasa ne olur!

Nefsimizi temizledikçe dünyalıklar başımıza bela olacaktır.

Nefis öyle bir temizlenmeli ki nefsimiz bize, dinimize, insanlığa hizmet edecek konuma gelsin.

Dert bitmendir. Dünyalık meseleler meşgaledir.

Müslüman'ın derdi Kelimei Tevhiddir.

Dünyalıkları meşgale olmaktan öteye geçiremeyiz.

Muhabbetle kalınız