Budapeşte'de Tuna kıyısında yürüyüş yapmak önemli aktivitelerden biri.

Bu yürüyüş sırasında Parlamento binası yakınında, kıyı boyunca sıralanmış ayakkabılar vardır..

Bunlar II.Dünya Savaşında NAZİLER tarafından katledilen Macar Yahudilerinin, kurşuna dizilmeden önce çıkartıp kıyı boyunca bıraktıkları ayakkabıların anısına yapılmış demirden sanat eserleri.

Önce ayakkabılar çıkıyor, sonra zincirlerle birbirine bağlanmış insanlar kurşuna diziliyor ve Tuna nehrine düşüp boğuluyorlar.

Bu unutulmaz katliamı ölümsüzleştiren ise uzun yıllar Macaristan'da yaşayan yönetmen Can Togay ve heykeltıraş Gyula Pauer.

Projenin sahibi olan Can Togay, bu utanca ve insanlık dramına dikkat çekmek için o günlere ait bu ınsanlık dışı olayı demir ayakkabılar ile ölümsüz kılmak istedi.

Budapeşte'de Tuna Nehri kıyısında uzanan bu açık müze, 1940'lı yılların ayakkabılarına ait özellikler taşıyan 60 çift demir ayakkabıdan oluşuyor.

ÇOCUKLARIMIZ VE TARİHİMİZ

Çocuklarımıza tarihi anlatırken Osmanlıdan başlamayın. Teoman'dan, Mete Han'dan başlayın. Bilge Kağan'ı anlatın, Atilla'yı öğretin. Kız çocuklarına dünyanın ilk kadın hükümdarı olan Tomris Katun'u ve onun kurduğu sadece kadınlardan oluşan orduları anlatın. Anlatın ki kendisini sarayda cariye olarak değil, devletin başına ulu kağan olarak hayal etsin.

Erkek çocuklarına Türklerde cinsiyet ayrımının olmadığını, Türk dilinde diğer dünya dillerinde olduğu gibi cinsiyet ifade eden kelimelerin bulunmadığını, devletin Kağan ve Katun ile eşit yönetildiğini anlatın.

Öğretin efendim. Bu milletin yeniden dirilmesi buna bağlıdır. Evlatlarımıza milli şuur aşılayalım. Onları vatan ve millet sevgisi üzerine dosdoğru yetiştirelim.

Atatürk derki; "Türk çocuğu atalarını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendisinde kuvvet bulacaktır"

Ve tarih derki;

"Türk balası kurt olur, bastığı yer yurt olur"