Öğrencilerin en büyük dedikodu konusu öğretmenleridir. Zayıf alınca “öğretmen verdi”, iyi not alınca “ben aldım” cümlesiyle başlayan ve ardı sıra bitmeyen dedikodular. Geçenler de bir öğrencim “Hocam hep sizin isminizi duyuyorum dershanede” falan deyince, şaşırdım. Sonradan bir metin geçti elime ki mevzuyu doğruluyordu. İsmimizin karıştığı bu dedikodu metninin bir kısmını yayınlayarak öğrencilerimizin ne kadar doğru kararlar verdiğini ve yorumlar yaptığını görelim istedim. “-Aaa sıkıldım ama Ahmet Hoca muhabbetinizden. Bir tutturmuşsunuz Ahmet Hoca onu der Ahmet Hoca bunu der, şöyle bakar böyle davranır. Ne bu be? Ahmet Hoca da diğer hocalarımız gibi biri işte, ne olacak… -gerçektende diğer hocalar gibi mi sence? -Evet, Sabahattin Hoca neyse, Sedat Hoca da Murat Hoca da aynısı işte… -iyi de onlardan niye çekinmiyoruz da Ahmet Hocadan bu kadar çekiniyoruz… -Ne bileyim ben? Onca üniversite sorusunun yanında bir de bu soruyla uğraşamam. Ben nasıl istersem öyle giyinirim.Bu son günümüz veee bizim günümüz. -Tamam ben de senin gibi düşünüyorum ama ne bileyim işte üzerimizde hakkı var. Derste onca şeyden bahsetti ya… - Din dersi gibi anlatıyor zaten edebiyat derslerini, derste de sıkılıyorum zaten gıcık. -dinden bahsediyor amma onun bakışı çok farklı, söyledikleri yarın bir bir karşıma çıkacakmış gibi hissediyorum. -ya ne haliniz varsa konuşun. Ben geçen beğendiğimiz kırmızı kıyafeti giyeceğim, annem de beğendi. -bize vitrinde gösterdiğin mi? Kız onun sırtı çok açık nasıl giyeceksin onu. -burası sıradan bir mezuniyet programı Hollywood film yıldızı seçmiyoruz ki… -ne bileyim çok beğendim. İnsana liseden kaz kez mezun oluyor, bir şey olmaz. -ya tamam beğenmiş olabilirsin ama erkek arkadaşlar var, aileler olacak, hocalar var. Bunların üzüleceğini hiç düşünmedin mi? Daha makul bir şey giysen ne olur? -valla gerici kesildiniz başıma. Zaten derslerde giydiğim eteğimi biliyorsunuz. Okurken kimse bir şey demediler o gün mü diyecekler. Hem saçımı da yaptıracağım. -program sonunda müzik ve eğlence var o kıyafetler nasıl dans edeceksin? -bak onu hiç düşünmedim. Ama spor odasında değiştirim, olmaz mı? -sana söz anlatmak zor, sen bilirsin. Biz biraz daha mazbut kıyafetler giymek istiyoruz. Çok şık kıyafetler vardı. Ben hafif yeşil tonlu olanı çok sevdim. Ona göre bir başörtüsü de ayarladım mı tamam. -hem bana kızıyorsunuz ama siz de Ahmet Hocanın eleştirdiği şeyi yapıyorsunuz işte. -nasıl yani işte inandığımız gibi kapalı giyiniyoruz ya daha ne… -hani bir derste bahsetmişti bir stilist bayandan: kadın zengin kapalı bayanlara stilistlik yapıyormuş da ben kapalıyım ama tesettürlü değilim. Hoca da bu ince anlayışından dolayı bayanın yorumunu çok beğenmişti. -hatırladım, hatırladım… ama senin az önce dediğin gibi ömrümüzün nadir günlerinden bir gün, biz de kapalı olalım yeter şimdilik. -arkadaşlar Ahmet Hoca mezunlar gününe katılmayacakmış… -Oh ne güzel istediğim gibi giyebileceğim. Bak sizde rahat edin Ahmet Hoca yokmuş. -kim söyledi katılmayacağını, nereden duydun? -erkeklerden duydum, geçen sene mezuniyet programında çok üzülmüş olduğunu söylemiş hatta keşke mezuniyet günü de okul kıyafetleriyle olsa falan demiş. - tabii ya adamın kalbine inme inecek bizi görürse. -neden küçümsüyorsun ki, nasıl bir edebiyat öğretmeni olduğunu derslerde anlamadık mı. Adam inandığı gibi yaşamaya çaba sarf ediyor. Sen ayıp falan demeden beğendiğin bir kıyafeti giyiyorsun da onun inancını yaşamasından niye rahatsız oluyorsun… -ne bileyim lafın gelişi öyle söyledim.” -arkadaşlar bu gün en mutlu günümüz olacak belki de çünkü başardık ve bitiriyoruz. Ancak bu ayrılacağımıza bu kadar sevineceğimi hiç düşünmemiştim. -neden ayrılacağız ki, önemli olan tanışmaktı hayatın geri kalanında haberleşiriz. Bir araya gelir dertleşiriz. -ben de bir cümle ekleyeyim bu gün lise bitiyor belki ama daha büyük sınav önümüzde, asıl başarı o sınavda belli olacak. -ben bol bol fotgraf çektireceğim hocalarla. En sevdiklerimle, en çok emeği geçenlerle. -hadi şimdi Ahmet Hoca yok onunla çektiremeyeceğiz demez mi?