Bir Türk vatandaşı ve Müslüman olarak ABD'nin ve diğer ülkelerin ülkeme karşı yaptıklarına tahammül edemiyorum. İçim buruk, gözlerim dolu dolu, en ufak bir dokunuşta, yaşlar gözlerimden oluk oluk akacak gibi yaşlar kaynağından dışarı çıkmak için adeta birbiriyle yarış ediyor, çaresizim, ağlayacağım.

Bir vatandaş olarak elimden bir şey gelmiyor ama gücüm bazı şeyleri değiştirmeye yetmediği için içimden buğz ediyorum. Ülkemin geleceği için elimde olsun veya olmasın varlığımı dolara veya altına çevirmek aklımın ucundan bile geçmedi. Hatta ülkemin düştüğü zor durumdan kurtulması için dolar ve altın alıp kazanç elde etmek isteyenleri de vicdanım hiç hoş görmedi.

Klasik bir söylem var 'Aynı gemideyiz'. Ben işin akışını biraz daha değiştirmek istiyorum. 'Aynı gemideyiz ve aynı limanda' Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gururluyum, çünkü mazlumların sığınabildiği tek liman benim ülkem. Demokrasi ve insan hakları havarisi kesilen nice ülkeleri ve insanlarını gördük ve görmeye de devam edeceğiz. Azıcık rahatlarının kaçmasını görsünler, ne demokrasi ne de insan hakları değerleri yanlarında hiçbir anlam ifade etmiyor. Bencil ve çıkarcı olarak bütün dünyanın kendi egoları için çaba sarf etmesini bekliyorlar.

Demokrasiyi ve insan haklarını hemencecik orada satı veriyorlar. Bunları yazmakla ülkemizde demokrasi ve insan hakları sıkıntılarının olmadığını iddia etmiyorum, sıkıntı yok mu? Elbette var ama ülkemin insanları için dayatmayla yapılacak insan hakları ve demokrasi iyileştirmelerini hazmedemiyorum bir Türk vatandaşı olarak. Eğer yapılacak düzenlemeler insanlarımızın istiklaline, istikbaline ve ikbaline katma değer katacak ise niçin başka ülkelerin zorlamasıyla bu değişiklikleri yapıyoruz? Bunu vicdanım kaldırmıyor, hazmedemiyorum.

Siyaset yapan insanlar, ikbal kaygısı taşımadan insanlarımızın istiklaline, istikbaline ve ikbaline yönelik çalışmalar yapmalıdırlar. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti sadece bir sığınılacak gemi değil aynı zamanda mazlum ve mağdurların limanı durumunda. Ülkemiz Mazlum ve mağdur insanların ve kendi insanının hem gemisi hem de limanı. Gemiyi batırmak isteyen kemirgen fareler çıkabilir, geminin sığındığı limanı yıkmak isteyecek tusunamiler de çıkabilir. Bizler gemiyi batırmak için çaba sarfeden kemirgenleri yok etmek için gerek bilinen gerekse bilinmeyen teknikleri kullanarak gemiyi onarmak için çaba sarf etmeliyiz.

Geminin sağlıklı hareket etmesi ve devamlılığını sağlamak için tusunami den zarar gören limanı da aynı ustalık ve beceriyle onarmalıyız ki geminin sağlamlığının sürekliliğini temin edebilelim. Eğer kemirgenlerle yeterince mücadele edilmez, zarar gören liman onarılmazsa, ne sığınacak gemi ne de liman kalır?

Mazlumların, mağdurların ve insanlığın istiklali, istikbali ve ikbali için dik durmak, mücadele etmek gerekiyor, sözde değil hem de özde. O halde ceddinin ruhuna ve vatanına sahip çık.