Covid-19'un yaygınlaşamaya başlamasıyla ulusal ve uluslararası ilişkiler içinde sosyal, kültürel, sağlık, ekonomik, siyasal ve askeri yaşam alanlarında ciddi anlamlarda değişiklikler oldu. Demokratik, insan haklarına saygılı, adaletli, her zaman insanlığın yanında olduğusöylenen ülkeler, tabirimi mazur görünama bu zamana kadar bize bunu böyle yutturmaya çalıştılar, gördük ki bu ülkelerde ne hak, ne hukuk, ne de insan hakkı kalmamış. Korsanlık diz boyu. ABD Almanya'nın sağlık malzemelerine, Fransa, İtalya ve İspanya'nın sağlık malzemelerine, İtalya Tunus'un sağlık malzemelerine korsan zihniyetiyle, Neonazi zihniyetiyle el koydu. Gerekçe benim halkımın sağlığı daha önemli. Bundan daha da vahimi Fransız bakanlar çıktı televizyonların karşısına, aşı geliştirdiklerini ve ilk uygulamayı Afrika ülkelerinde yapacaklarını söylediler, tam bir sömürgeci zihniyet, tam bir Neonazi kafası, iğrenç bir düşünce, söz de insan haklarına saygılı ülkenin bakanları.

Yardımsever insanlarımızın varlığıyla gurur duyduğumu ifade etmek istiyorum. Bazı leş kargaları, leşten medet uman çakalların varlığından da iğreniyorum. Covid-19 ortaya çıktıktan sonra ciddi anlamda alışveriş alışkanlığımda bir değişiklik olmadı. Her zaman ki gibi yine günlük ihtiyaçlarımı, marketten, pazardan, fırından karşılamaya devam ettim. Televizyonlarda bilim insanlarının, virüse karşı kolonyanın etkili olduğunu söylemeleri üzerine doğal olarak ben de bu virüse karşı bir tedbir almak için evime kolonya alma ihtiyacı hissettim. Birkaç markete baktım kolonya bulamadım. Küçük köy bakkallarında veya mahalle bakkallarında bulabileceğimi düşünerek ara sıra alışveriş yaptığım mahalle marketine girdim, raflara baktım, aradığımı bulamadım.

"Kolonya yok mu?" diye sordum market sahibine. Beni tanıyor olmasından cesaret almış olacak ki,

"Sorma hocam, çok aptallık yaptık, millet geldi kolonya sordu, var dedik, ucuz ucuz verdik, biz uyanamadık, başkaları 3 katına, 5 katına satmış biz zarar ettik." Bu cevabı duyunca insani olarak içimden kızdım, adamın yüzüne ters ters baktım ama bir şey söylemedim ama kararımı verdim bu marketten bir daha alışveriş yapmayacağım diye, yaptırımım ancak bu alabilirdi.

Yukarıda ifade ettiğim gibi bu virüs hayatımızda ciddi değişikliklere sebebiyet verecek ve veriyor. Sosyal mesafe üç adım, selamımız diriliş selamı, yatak odaları yalnız vip, yemek tabakları tek, su bardakları isme özel, araç koltukları % 50 aralıklı, komşuluk ilişkileri asgari düzeyde mümkünse sıfır, nakit para yok, kredi kartına evet, bu ve bunun gibi listeyi daha da uzatabiliriz.

Virüsün yayılımını engellemek adına doğalgaz ve elektrik dağıtıcı firmaları üç ay boyunca fatura okumaya personel göndermeyeceğini, son iki yılın ortalamasına bakarak faturalandırma yapacaklarını deklare ettiler, bu bir lütuf değil. Söz konusu firmalar insanların hayatlarını kolaylaştırıcı bir çalışma yapmamışlar, sözüm ona kendi personelini korumak için böyle bir uygulamaya geçtikleri içgüdüsüyle hareket ettikleri anlaşılıyor. Bu uygulamanın bir lütufmuş gibi gösterilmesini de yadırgadım ve kınıyorum. Güya bu eylemleriyle virüsün yayılım hareketini engelleme hareketine destek veriliyormuş gibi gösterilmesi de iyi bir reklam. Doğalgaz ve elektrik fiyatlarının zaten yüksek olduğunu biliyoruz. Covid- 19'un esir aldığı hayatların, özgürlüğüne kavuşma gününe kadar geçecek süreçte bu iki kurumun, önceden fazla aldıkları ödemelere mahsup edilmek üzere hiçbir faturalandırma işlemi yapmamalarının yerinde bir uygulama olacağını düşünüyorum. Belki o zaman Covid- 19'un esir aldığı hayatların özgürlüğüne kavuşmaları için bir katkı sağlanmış olunur. Ha şunu da belirtmek istiyorum, doğalgazı bilmiyorum ama elektrik faturaları önceki dönemlerden de daha yüksek geliyor haberiniz olsun.

Gün dayanışma, yardımlaşama, kurallara uyma günü, gün sosyal mesafeye dikkat etme günü, gün hijyene dikkat etme günü, gün sosyal hareketliliği azaltma günü. Evde kal, sağlıklı kal. Covid-19'un esir aldığı hayatların, özgürlüğe kavuşması dileğimle. Özer YILMAZ