İnsanın hayatta seçme şansına sahip olmadığı şeyler vardır. Ailesi, akrabaları, yaşadığı zaman dilimi, ırkı, dili, cinsiyeti ve hatta birlikte yaşadığımız, karşılaştığımız ve iyi kötü bir hukuk geliştirdiğimiz insanlar da bu kategoriye dahildir. Meseleye daha geniş bir şekilde baktığımızda bunların, bizim yaratılış amacımıza ulaşmak için önümüze serilmiş ve hayatımıza iliştirilmiş araçlar olduğunu da görürüz . İslam alimleri buna "Cilve i Rabbani" demişlerdir. Tüm bu araç gereçler bir kaderin tezahürüdür.
Coğrafya yani "ülke" olgusundan daha geniş çaplı olarak ülkelerin, toplumların , milletlerin birbiriyle iç içe yaşadığı kara parçaları da tıpkı yukarıda saydıklarımız gibi bir araç dolayısıyla bir kaderdir. Her kaderin de bir imtihan sorusu veya sonucu olduğu hakikatiyle ilerlersek coğrafya bir kaderdir ve insanın o coğrafya da yaşamını sürdürmesi bir imtihandır . Çoğu kez coğrafyanın kapsadığı ülkelerin ve toplumların kaderi ve gidişatı birbirine bağlıdır. Ortadogu bir coğrafyadır. Orta Asya, Güneydoğu Asya , Avrupa, Amerika vs. birer coğrafyadır. Coğrafya kavramı burada jeo politiktir . Kendi içinde ayrı ayrı sosyoloji, kültür, din barındırabilir. Bazen kültür, sosyoloji ve din de jeopolitik bir açılıma tekabül etmeden ayrı bir coğrafya teşkil edebilir. Örneğin; Müslüman coğrafyası, Hristiyan alemi , Doğu ve Batı blogu, üçüncü Dünya gibi .

(Şimdi burada bir not düşelim. Din insanın kendi yaşamında tercihine göre yorumunu ve bizzat kendisini değiştirebileceği bir şeydir. Ancak yine de bir dinin havzasında doğmak bir kaderdir. Kişi Ateist dahi olsa içinde yaşadığı toplumun dinine karşı sosyal bir sorumluluk sahibidir. Bunu nasipse gelecek yazılarda açıklamaya çalışacağım.)

Peki imtihan ve kader coğrafyanın neresindedir? Kader bizim coğrafyaya dahil olmamız imtihan ise bu kader ile olan hukukumuzdur. Bu hukuk lehine veya aleyhine gelişen her vaka birer imtihan sorusudur. Bugün Müslüman coğrafyasının en büyük sorunu nedir diye sorarsak , şahsen buna vereceğim cevap elbette ki ; Liderlik mekanizması sorunu, etnik ve dini mezhepçilik ve tabi ki tekfirciliktir. Bu örneği coğrafi kaderlerimizin her zaman ve her yerde en büyük ve zorlu imtihanının birlik / vahdet / tevhid alanında olduğuna dikkat çekmek için verdim.

Gelelim bize! Türkiye bir coğrafya mı dır ? Bu sorunun cevabı reel anlamda hem evet hem de hayır olabilir. Türkiye jeopolitik, kültürel ve dini olarak hem Avrupa, Asya ve Ortadogu nun bir parçasıdır. Hem de bunlardan ayrı özgün bir parçadır. Müslüman coğrafyasına mensuptur ama Avrupai tarzda laik düşünceden de ayrı değildir. Sosyolojik olarak ise tamamen kendine özgüdür. Türkiye de sosyoloji ilminin öncüleri Türkiye'yi sosyolojik olarak değerlendirirken özgün kriterlere sadık kalınmasını tavsiye etmişlerdir. Tüm bunların nedeni Türk toplumunun tekamül problemleriyle ilgilidir. Velhasıl Türkiye başlı başına bir coğrafyadır. Bu coğrafyada yaşamak bir kaderdir ve bir imtihandır. Her yerde olduğu gibi bu imtihanın en büyüğü yine uyum ve birlik daha doğrusu birlikte yaşama ideali üstünedir .

Bunu da gelecek yazımızda ele alacağız inşallah. Selam sevgi ve muhabbetle...