Okul öncesi yaş grubundan on sekiz yaşına kadar her çocuk çeşitli sorunlarla karşılaşır. Bazı aileler çocuklarının sorunları hakkında ne yapacağını bilemezken bazı aileler "çocuklara ait problemleri" kendileri çözme yolunu tercih ederler. Oysa her yaş grubunun ayrı ayrı problemleri var ve çoğunlukla bu sorunları kendileri çözmeleri gerekiyor. Ailelerin - iyi niyetle bile olsa - sorunları kendilerinin çözmesi maalesef çocuklara zarar vermekte; onları ebeveynine bağımlı, sorumsuz, asosyal bireyler haline getirmektedir.

"Biz çocuğumuzun hiç mi yanında olmayacağız?" dediğinizi duyar gibiyim. Tabi ki yanında olacaksınız. Onun düşünmesine yardımcı olacaksınız. Doğrusunu yanlışını söyleyeceksiniz. Ama tüm bunları yaparken çocuğunuzun kendi kararlarını almasına da yardımcı olacaksınız. Önemli olan çocuğunuzun sorun çözme sürecini tamamlamak değil; Onun yanında olduğunuzu göstererek doğru kararlar almasını sağlamanızdır.

Örneğin kardeşler arasında kavga çıktı. Gidip müdahale etmek kaçınılmaz gelir insana. Oysaki kavgayı ayırmak isterken çok daha kötü olan kıskançlık krizlerine sebep olabilirsiniz. Çünkü içgüdüsel olarak kavgada üstün olanı değil mağdur olanı yanınıza alıp teselli edersiniz. Yapmanız gereken çok basit! Onların kavgalarını taraf tutarak değil yönlendirerek ayırın. Oturup konuşunca her şeyin daha güzel olacağını, birbirilerini dinlerlerse sorunun kalmayacağını anlatın onlara. Sonra bırakın onlar kendi aralarında anlaşsınlar.

Okulların açılmasıyla etrafımda çok sık rastladığım bir örnek daha vermek isterim sizlere. Çocukların ödevlerini çocuklardan çok ebeveynler yapıyorlar. Çocuklara ise izlemek kalıyor. Yapmayın değerli veliler! Siz kendi işlerinizi yaparken aniden bırakıp ya da hiç uğraşmayıp o işlerinizi çocuğunuza emanet edebiliyor musunuz? Etmezsiniz. Çünkü çocuğunuzun sizin işinizi yapabilecek olgunluğa erişmediğini düşünürsünüz. Çocuklarınız da ödevlerini size emanet etmemeli. Değerli öğretmenlerimizden hiç biri çocuğunuza yapamayacağı ödev vermiyor merak etmeyin. Belki çeşitli sebeplerle o gün anlatılanları anlamamış olabilir evladınız. Elbet öğrenecektir nasıl yapılacağını.Belki yarın, belki öbür gün, mutlaka öğrenecektir. Siz onun ödevlerini yaparak ona öğretmiş olmuyorsunuz yani. Siz böyle yaparsanız çocuğunuz öğrenemediği konuyu öğrenmek isteyip istememe kararını bile veremeyecektir. Dolayısıyla öğrenemeyecektir.

Peki, çocuklar ya yanlış kararlar alıp üzülürlerse ne olacak? Çocukların tüm kararları doğru olmak zorunda değil. Kendinizi düşünün. Hayatınız boyunca hiç mi hata yapmadınız? Mutlaka hepimizin kararlarında, seçimlerinde yanlışlıklar olmuştur. Kararlarımız ne kadar yanlış olursa olsun ne kadar üzülürsek üzülelim en sonunda ders almış, bu üzüntüler bize başka sorunlarla mücadele gücü vermiştir. İşte çocuklarımız için de aynı durum söz konusu.

Bu yüzden değerli okurlar, çocuklarınızın problemlerini fark etmesinden çözüme ulaştırma noktasına kadar çocuğunuzun yanında olun ama tüm yolları ona siz açmayın. Bırakın kendi kararlarını küçük yaşta verebilmenin özgürlüğünü yaşasın. Yaşasın ki büyüdüğünde özgüveni yüksek, sorumluluk sahibi, başarılı bir insan olsun. Tökezlerse de yine yanında olun. Suçlamadan, onu önemseyerek, hatalarını birlikte arayarak ve her şeyden önemlisi sevginizle...

Sevgiyle kalın...