Kontrolsüz ani öfkenin zararlarını hepimiz biliyoruz. Peki ya bu kontrolsüz öfke ideolojik fikri bir boyutta ise...İnandığınız değerleri sorgularken bir bir çatırdadıklarını mı hissediyorsunuz ?

Ideoloji karmaşası mı yaşıyorsunuz? Kendinizi yıllarca aidiyeti ile tanımladığınız çevrelerin adalet duygusuyla problemi olduğunu düşünüyorsunuz?

Daha kişiselleştireyim mi olayı ? Mesela size sırt çevrildiğini mi düşünüyorsun ? Bunların hepsi olur...

Beşer şaştığı gibi tekamül de eder.. Fikri değişir, olgunlaşır ya da çürür. Kabuk değiştirmek isteyebilir..

Gayet olağan şeylerdir bunlar. Yıllarca kendini bir "a" düşüncesinin mensubu iken sonra "b" düşüncesinin mensubu olmak.
Çoğumuzun geçmişinde vardır bu izler. Dönüşler ya da geçişler...

Ancak bu dönüş ve geçişlerin duygusal mekanizmaları hareket ettirdiği açıktır ve duygusal mekanizmaların bu süreçte hayatı ve söylemleri toptan kumanda etmeleri sıkıntılı bir durumdur.

İnsanların bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaları ne kadar büyük bir sıkıntı ise,tam öğrenmedikleri ,bilmedikleri ve hatta henüz net olarak inanmadıkları bir fikri ateşli bir biçimde savunmaları da büyük sıkıntıdır...
Bu eylem daha çok "Çiçeği burnunda sempatizanların" eylemidir...Bu tarz davrananlar ya karşıt fikirden hızla geçiş yapanlardır ya da henüz fikir sahibi olanlardır...En kötüsü de bir fikri terkedip hiç farkında olmadan karşı fikre geçenlerdir.

Duygular bu süreçte etkindir ve tam bir egemenlik sonrası kişiyi o fikir için kullanışlı bir birey halini alır. Fikrin tüm propagandif eylemini yerine getirir. İyi bir verici haline gelir.

Bu süreçte en çok kullanılan gerekçe "Olaylara farklı açıdan bakmak" ya da "adil olmak" tır..

Elbette her ikisi de insan için olması gereken eylemlerdir fakat adaleti başkasının, denenmiş, kof, yalancı ve doğruyu yalana katık eden fikirlerin mihrabında değil..


İşte bu yüzden sorgulamaları, beyin fırtınalarını akıl-duygu dengesinde yapmak en mutedil yoldur. Bulunduğun yeri sorguladığın gibi geldiğin yeri de sorgulayarak yapmak ve alternatifsizlik korkusuna kapılmadan tam bir "Ulul elbab" (özgün bir benlik sahibi) olarak yapmak doğru olandır..
Yoksa Firavun büyücüleri veya Kureyş'in şairleri gibi modern fikir cambazlarının sirkinde maymun ederler de haberimiz olmaz...

Selam sevgi ve muhabbetle.