Eğitimin insan hayatı için vazgeçilmez olduğunu biliyoruz ancak eğitim sadece insan hayatı için değil bütün dünya için vazgeçilmez unsurlar içeriyor. Türk Eğitim Sisteminde davranışı değiştirme yöntem ve tekniklerinde bir sakatlık, bir noksanlık var bunu her kesim biliyor ama her nedense çözülemiyor.

Talim Terbiye Kurulunun sınıflar ve okullar boyutunda hazırlamış olduğu müfredat programları incelendiğinde her şeyin çok mükemmel olarak hazırlandığı göze çarpmakta ancak iş uygulamaya gelince hazırlanan müfredatın bir çöp kadar değerinin olmadığı bir işe yaramadığı görülüyor.

Sorunların çözülememiş olması çözümsüz hale gelen sorunun kronikleşmesine neden olduğu gibi başka sorunların da oluşmasını tetiklemektedir. Bu bir kısır döngü olarak hayatımızı meşgul etmekte, gelişmenin, değişmenin ve dönüşümün önünü tıkamaktadır.

Ne yazık ki yaşam döngüsü içinde eğitim sistemimizin öğretim boyutu ile eğitim boyutu birlikte kurgulansa da öncelik öğretim boyutuna verilmekte, eğitim boyutu ise hep göz ardı edilmektedir. Bu yaklaşım tarzı öğretilmek istenen kültürümüzle yaşanan kültürümüz arasında tutarsızlıklara neden olmaktadır.

Anne babalar çocuklarının disiplinli bir yaşamının olmasını, başarılı olmasını, büyüklerine saygılı olmasını, küçüklerin sevmesini ve korumasını, çevreyi korumasını, hayvanları sevmesini, okulda başarılı olmasını isterler ama bu istek hep göstermelik kalır.

Bu hasletlerin kazanılması için herkesin bir bedel ödemesi gerekir.

Bu bedel kendi çocuklarına ödetilmek istendiğinde halim salim, her platformda çocuğunun eğitim sisteminin amaçlarına uygun davranması gerektiğini savunan anne baba, kendi çocuğu mevzubahis olunca kirişi başka yöne kırmayı yeğlemekte, çocuğunun hatalarını örtmek için adeta şahin kesilmekte, çocuğunun hatasını kabul etmeyip suçu başka odak noktalarına çevirmeyi alışkanlık haline getirmektedir.

Bu yaklaşım çocuklarda adalet duygusunun gelişmesine ve kendisini doğru ifade etme becerisinin gelişmesine ket vurmaktadır.

Görev yaptığım okulumuzdan bir grup öğrenci ve öğretmen ERASMUS projesi kapsamında 4-8 Nisan tarihleri arasında Yunanistan'a bir eğitim ziyaretinde bulundular.

Robotik kodlama konulu projenin üçüncü ayağını teşkil eden bu geziden dönen öğretmenlerimiz ve öğrencilerimizle doğal olarak ziyaret edilen ülkenin eğitim sistemi, sosyal yaşamı, yiyecekleri ve diğer kültürleri hakkında enine boyuna konuşmalarımız oldu.

Bir öğretmenimiz konuşmasının bir noktasında 'Dikkatimi bir şey çekti, çevrede hiç çöp görmedim dersem yanlış söylememiş olurum, her yer düzenli ve bakımlıydı'

Bu konuşmadan sonra ülkemizin ve yaşadığımız şehrin çevre sorunlarını dile getirmeye ve çözüm önerilerini tartışmaya başladık. Bütün herkesin ortak buluştukları ana konu Türk Eğitim Sisteminin öğretim boyutunun davranış değiştirmede yetersiz olduğu yönünde oldu. Bu sorunun çözümü için bütün paydaşlar aynı konu üzerinde hem fikir olmalı ve bu noktada tavizkar bir süreçten derhal vaz geçilmelidir.

Kurallar manzumesi eğitim kurumlarının ve eğitim sisteminin nirengi noktası olmalı. Adında bulunan milli kavramına uygun bir eğitim sitemi kurulmalı ve bu bütün paydaşların ortak hedefi olmalı.

Ona, buna şuna göre değil milli karaktere uygun bir sistem ile halkın teveccühüne maruz kalmak için çaba sarf edilmelidir. O zaman belki çevre sorunları da çözüme kavuşmuş olur.