Modernizm etkisinin temel bir yapı olarak bütün isyan hareketlerinde perde arkasındaki duygu olduğunu unutmamamız gerekiyor. Daha iyisini istiyoruz. Susma. Sustukça sıra sana gelecek düşüncesiyle yapılan bütün yürüyüşlerde aynı cümlelerin kullanılması modernizmin etkisiyle sıra sana gelmeden evvel bağırmayı emrediyor.

Peki neye karşı?

Sonuçta fiil hep aynı. Bağırmak zorundayız. Susmamalıyız. Ama susmamanın karşılığı her zaman bağırmak değil. Sözünü söyleyebilmek, hukukun varlığıyla hareket edebilmek, dava açmak ve davanın sahibi olarak mücadele etmek de mümkün. İşte bu yüzden isyan bunu kabul etmiyor. Çünkü modernizm bir hak arayışından yola çıkarak gerçek bir haklılığı elde edebileceğine inanmıyor.

Modernizm, bir şeyi yıkarak gelme mecburiyetini ortaya koyuyor. Bütün değerleri yıkmadan yeni bir şey yapılamayacağı anlatılıyor. Evet, bazen yenisini yapmak için eskisini yıkmak gerekir ama bu, değerlerin ortadan kaldırılması gerekliliği anlamına gelmez.

İkinci temel yapıya baktığımızda bu insanların yerel olduklarını görüyoruz. Uluslararası mecradan büyük destek bekliyor olsalar da onlar yerel insanlar. Bu insanların yerelleşme unsurları üzerindeki etkileri genellikle bulundukları mecrada tanınma ve bilinme arzusuyla kuşatılmış durumda. Yerelde bilinen, yerelde üstün, yerelde önde gelen bir isim olabilmek insanoğlunun büyük tutkularından birisi.

Uluslararası çapta önemli bir isim olamayabilirsiniz. Yahut genelde önemli bir çıkış sağlayamamış olabilirsiniz. Ama yerelde gerçekleştireceğiniz isyan, sizi yerel unsurlar içerisinde oldukça ileri pozisyona taşıyabilir. İşte bu da insanın kısa yollu tatmin duygusu olarak adlandırılmalıdır.

İsyan, tatmin duyguları gelişmiş bir varlığın tatmine ulaşamama sürecidir. Her seferinde bu tatmini elde edebilmek için yerel unsurları bir araya getirme istek ve arzusu da büyük ihtimalle bu sayededir. İnsanları bir araya getirerek yerelde başlayacak olan bir hareketin bütün ülkeyi saracağına olan beklenti ve haz süreci, hep o yerel kaynaklardan beslenmekle oluyor.

Ama yerelde bir kaynak bulunmadığında genelde bir kabulün beklenmesi söz konusu olmuyor. Bu konuda yine medya olaya müdahil oluyor ve bu işin biraz daha uzmanca hareket etmesini sağlıyor. Ama sonuçta onlar da yerelde olan bir olayı destekleyerek bunu sağlamış oluyorlar.

Bütün destek fonksiyonları bir araya geldiği zaman isyankarın hayatı yerelleşmiş bir süreç içinde genelin kabulü olarak karşımıza çıkıyor. Şöyle düşünebilirsiniz.

Bir köyde yaşayan insan oranın en meşhur yemeğinin dünya çapında duyulmasının ne kadar iyi olacağını düşünür. Bu tamamen doğaldır. İsyan eden adamın da bunu yapması doğaldır. Dolayısıyla isyankarların yerel hayatlarındaki karşılıklarını doğru incelemek gerekiyor.

Genç bireylerin kendi evleri, kendi yaşam atmosferleri, sosyal mecrada takıldıkları alanları yan yana koyduğumuzda kendi yerel yapılarını ortaya çıkarabiliyoruz. Onlar her ne kadar Twitter ve Facebook gibi sosyal mecralarda genele hitap ettiklerini düşünseler de yerelden gördükleri destek onları dimdik ayakta duracak hale getiriyor. Mecra gittikçe uzayıp genişlerken onlar hep yereldeki bu unsura dayanarak hareket ediyorlar.

TEVHİT OCAĞINDAN