Geçen hafta bu köşedeki ilk yazımı yazmış ve yazımı şu cümleyle bitirmiştim: Kemale ermesini temenni ettiğim yazılarda cedelleşmek umuduyla!..

Bu temennimizin karşılığı "cedelleşmek" oldu. Bazı dostlarımız bu kelimenin yanlış kullanılmış olabileceğini ima edince bir an olsun tereddüde düştüm. Arapça'dan dilimize geçen bu kelimenin kökünün "cedele" fiili olduğunu ve günümüzde çokça kullandığımız "mücadele" kelimesinin de bu kökten müfaale kalıbında bir mastar olduğunu bilmiş olsam da sözlüklere bakma ihtiyacı hissettim.

Sözlükler, yazan ve okumayı kendine uğraşı edinenlerin kütüphanesinde her daim baş köşededir. Edebiyatımızı, kültür ve medeniyetimizi asırlardan bu yana inşa eden kelimelerin derin anlam dünyasını sözlüklerde buluruz. Kelimenin kökenini, o kelimeyle yapılmış sıfatları, başkaca kelimelerin o kelimeye bitişerek oluşturduğu birleşik isimleri de yine sözlüklerde buluruz.

Arapça asıllı bu kelimenin izini, ilk önce altmış bin Arapça, Farsça kelime hazinesiyle benim her daim başvuru kaynağım olan Ferit Devellioğlu'nun Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik Lügat'inde aradım. Meğer dilimize -şu an yaşamasa da- bu kelimeyle ne sıfatlar ne tamlamalar ne isimler kazandırılmış. Bu bölümü üstattan aynen aktarıyorum:

cedel(a.i.):1. sert münakaşa, tartışma. 2. kavga. İlm-i hitaf ü cedel: mantık yoluyla münakaşa ilmi.

cedel etmek: dil kavgası, söz yarışı yapmak.

cedel-gah(a.f.b.i.): çekişme yeri. mec. Dünya

cedeli(a.s.): 1. münakaşaya, tartışmaya ait. 2. münakaşacı.

cedeli-mücib (a.b.s.): münakaşada cevap veren.

cedeli-sail (a.b.s): münakaşayı, tartışmayı açan, münakaşada, tartışmada sual soran.

1901 yılında yayınlanan ve kendisinden sonraki birçok sözlük çalışması için kaynak teşkil eden Şemseddin SAMİ'nin Kamus-ı Türki'sinde ise bu sözcük bakın nasıl anlam bulmuş:

cedel: iz. ar. bahiste kavga etme, niza', münazaa. ilm-i cedel: mantıka tatbikan mübahase ve muaraza ilmi. ilm-i adabü'l-bahs.

Türkçe'nin en önemli sözlüklerinden birisi olan İlhan Ayverdi'nin 3 ciltlik Misalli Büyük Türkçe Sözlük'üne bakalım:

CEDELLEŞMEK karşılıklı f. ( cedel-leş-mek ce-del-le-ş-mek) Çekişmek, tartışmak, münakaşa etmek. [ Halk ağzında becelleşmek, cebelleşmek, mecelleşmek şekillerinde de kullanılır. ]

Bu bahis açıldığında son dönemde yayınlanmış en kapsamlı çalışmalardan biri olan Büyük Türkçe Sözlük'e de muhakkak bakılmalı. Benim de üyesi olduğum Türkiye Yazarlar Birliği'nin kurucusu olan D. Mehmet Doğan -Asıl Mehmet Doğan olup, benzer isimlerle karışıklığa neden olmamak için eserlerinde D. Mehmet Doğan imzasını kullanmaktadır.- cedel, cedelci, cedelcilik, cedeli kelimelerinden sonra cedelleşmeyi "tartışmak, münakaşa etmek, mücadele etmek" şeklinde açıklamış.

Sözlükleri karıştırırken ve ayrıca etimolojiye dair kaynak taraması yaparken kitaplığımda olmayan ama edinmem gerektiğini düşündüğüm iki eseri acizane sizlere de tavsiye ederek yazımı nihayetlendiriyorum. Muallim Naci'nin Lugat-i Naci ve Ahmet Dinç'in Türkçenin Kayıp Kelimeleri adlı eserleri.

Son söz Cemil MERİÇ'e ait olsun: KAMUS NAMUSTUR.