-Çayın alt demliği "kaynana"dır. sürekli kaynar durur. hatta dikkat edilmezse taşabilir de...

-Üst demlik "gelin"dir. alt demlik kaynadıkça onun da harareti artar. Ama aynı zamanda da olgunlaşır ve demlenir...

-"Gelinin kocası" ise bardaktır. her iki çaydanlıktan da nasibini alır. Biraz kaynana doldurur onu; biraz da gelin. bu nedenle de denge unsurudur. Açık ya da demli çayın hoşa gitmemesi bundandır...

-"Çocuklar" çayın şekeridir. tat verir. çok şeker çayın lezzetini bozar. Şekersiz çaya alışanlara ise, bir tanesi bile fazla gelir...

-"Görümce" ise çay kaşığıdır. arada bir gelir karıştırıp gider... Kayınpedere gelince; o da "çay tabağı"dır. çayın demine, suyuna karışmaz; bir kenarda lök gibi oturur. Sadece dökülenleri toplar ve çevreye zarar vermesini engeller. ancak; ara sıra boşaltılması gerekir, yoksa taşıp her şeyi berbat edebilir...

-"Çay süzgeci" ailenin sahip olduğu değerlerdir. Aileyi dış müdahelelerden korur. Delikler büyük olursa çayın tadı kaçar.

-Suyu ısıtan "ateş" ise hoşgörüdür. o olmadan çayda olmaz...

-"kısacası bir bardak çay" ailedir ve ağız tadıyla içilen bir bardak çayın üstüne yoktur...

DÜNYADAN GÜLÜMSEYEREK GEÇENLER

Ne hoş bir güzelliği vardır;

Hafif adımlarla,

Dünyadan gülümseyerek geçenlerin.

Kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların,

Onurlu bir yaşamı seçenlerin...

Virginia Woolf

İNSAN HAYATTA EN ÇOK EVLADINI SEVER

İnsan hayatta en çok evladını sever. Bir annenin / babanın evladına duyduğu sevgi, hiç bir şeyle ölçülemez ve tanımlanamaz. Evlat sevgisi saftır, karşılıksızdır, sonsuzdur, vazgeçilemezdir. İşte tam da bu yüzden; evlat en sevilen olduğundan, insanlığın tanımladığı en büyük acıdır evlat acısı; yere göğe sığmaz, tarif edilmez, teselli edilmez ve asla ama asla geçmez. "Hiç bir kuvvet bir çocuğu annesinin/babasının yüreğinden söküp almaya yetmez..