Bugün size anlatacağım ibretlik olay ne bir roman ne de bir hikayeden alınmış değildir.İnegöl İmam Hatip Lisesinden mezun olmuş ve imamlık görevi yapan bir öğrencimizin karşılaştığı son derece üzücü ve bir o kadar da düşündürücü bir olaydan bahsedeceğim.

Öğrencimizin Bursa'nın dışında bir ilin bir köyüne tayini çıkıyor.Büyük bir zevk ve hevesle görevine gidiyor.Köyde imam evi (lojman) olmadığı için orada boş bir evi kiralıyor ve imamlık hizmetini gerçekten büyük bir aşkla yerine getiriyor.

Öğrencimiz bir zaman sonra caminin altında iki odalı boş bir yerin varlığını fark ediyor.Burayı biraz tamir ederek bir lojmana dönüştürülebileceğini düşünüyor.Bu arada o köyde uzun süre hocalık yapmış ve köylülerin üzerinde önemli ölçüde etkisi olan bir kişiye bu durumu anlatıyor.O eski hocanın verdiği cevap akla ziyan bir cevap oluyor.Der ki:"Kesinlikle olmaz.Çünkü caminin yedi kat altı ve yedi kat üstü kutsaldır.Caminin altında ev yapamazsın".

Öğrencimiz, şehirlerdeki camilerin altında işyerlerinin olduğunu, çay ocaklarının,marketlerin olduğunu anlatsa da bir şey değişmiyor.İş bununla da kalmıyor.Eski hoca,köylüleri de kışkırtarak öğrencimize tavır takınıyorlar ve sonunda öğrencimiz o köyden çıkmak zorunda kalıyor.

Bu olayı öğrencimizden dinledikten sonra kendi kendime şunu düşündüm.Bu kafayla nereye kadar gidebiliriz? Bu kafayla mı dünyaya meydan okuyacağız? Bu kafayla mı günümüz gençlerine İslam'ı sevdireceğiz?

Genç bir öğrencimiz imam olmuş uzak bir diyara gitmiş, o delikanlıya sahip çıkıp şefkat göstermek yerine onun köyden gitmesine sebebiyet veriyorlar.Üstelik aslı astarı olmayan İslam ile yakından uzaktan bir alakası olmayan uyduruk bir inanç yüzünden öğrencimizin düzeni bozuluyor.

Bizim geleneklerimiz de yaşlılar her zaman ve her yerde gençlere şefkat gösterirler.Hayat mücadelesinde onların ellerinden tutarlar.Maddi ve manevi destek verirler.Oysa burada ki 'eskimiş' hoca öğrencimizi yerinden ediyor.Acaba huzurlu ve mutlu olmuşmudur?

İslam ,ne çektiyse hep iç çekişme ve İslam adına ortaya atılan batıl ve hurafelerden çekmiştir.Dışarıdan kimse İslam'a pek o kadar zarar verememiştir.Dinimizi yaşanmaz hale getiren yine içimizdeki bu hurafecilerdir.

Oysa İslam Dini, ilmi ve bilgiyi ön plana çıkartır.İslam'ın ana kaynakları Kur'an ve Sahih Hadislerdir.Kimse kendi kafasından uyduruk bir din anlayışı ortaya çıkartamaz.Fakat her nedense günümüz Müslümanları İslam'ı hurafelerle ,rüyalarla anlatan insanlara yeteri kadar tepki göstermiyorlar.Hatta o kimselere çoğu zaman bilerek ve bilmeyerek destek oluyorlar.

Ülkemizde geçmişte yaşanan din düşmanlığı ve dine getirilen yasaklar bu tür uyduruk dincilerin türemesine sebebiyet verildi.Yasaklarla din yok edilemez.Tam tersine geçmişteki din karşıtı tutumlar bu tür anlayışları doğurmuştur.Yakın zamandaki 28 Şubat 1997 post modern darbesi İmam-Hatiplere ve Kur'an kurslarına büyük zarar verdi.Bir çoğu kapandı.Sonra ne oldu? O boşluğu FETÖ fırsata çevirip kendi paralel dinini kurdu.Ve sonunda hepimizin başına bela oldu.Adnan OKTAR gibi sapık insanların ortaya çıkmasına sebebiyet verdi.

O zaman çözüm ne?

İnsan düştüğü yerde ayağa kalkar.Devlet dine sahip çıkmalıdır.Halkımız da çocuklarını merdiven altı korsan yerlere dinini öğrenmeye göndermesinler.İmam-Hatiplerimizi dolduralım.Zeki ve puanı yüksek çocuklarımızı özellikle İmam Hatiplere yönlendirelim ki bu okullarımızın kalitesi artsın.Ve de Diyanet İşleri Başkanlığımızın kontrolündeki Kur'an kurslarına gönderelim.

Çocuklarımız hem dinini hem de dünyasını kazansın.Bir elinde Kur'an diğer elinde Bilgisayar olan gençler yetişsin.

İşte o zaman caminin yedi kat altı ve yedi kat üstü yasakçı ve hurafe yeri olmaktan çıkıp din,bilim ve huzur yerine dönüşür.