Cumartesi gecesi saat 01.00. İnegöl?ün düğün adetlerinden tavuk alma için mahallemizde bir grup genç. Yanlarında getirdikleri klarnet ve davul ile gönüllerince eğleniyorlar. Herkesin o saatte ayakta olduklarını sanıyorlar. Ya da şehirde değil köyde yaşadıklarını? İnanılmaz bir gürültü var. Ertesi gün Pazar diyerek hoş görülebilir belki ama unutulan bir şey var. Pazar günü sabahın köründe kalkarak üniversite sınavına gitmeyi planlayan gençler var. Düşünsenize bütün bir belki birkaç yılını üniversite sınavına göre ayarlamış 17-18 yaşlarındaki gençler, ertesi gün sabah erkenden evlerinden ayrılıp Bursa?nın yolunu tutacaklar ama o gece saatler 01.00?i gösterirken yataklarından fırlıyorlar. Aşağıda gönüllerince eğlenenlerin umurunda değil ki bu durum. O mahallede hasta mı var, cenaze mi var, hiç biri umurlarında değil. O an eğlenmeliler ve o onların en doğal hakkı () Şimdi soralım: Sizin sabahın ilk ışıklarıyla yola çıkacak bir çocuğunuz var ve o genç hayatını şekillendirecek bir sınava girecek. Ama o genç gece uyuyamadı. Birkaç anlayış özürlü arkadaş yüzünden, onların birkaç dakikalık çiftetelli oynama sevdası yüzünden uyuyamayan bu genç, ertesi gün müthiş bir baş ağrısı yüzünden de kötü bir sınav geçirdi. Siz olsanız ne yapardınız? O gençlerin eğlenmelerine müsaade mi ederdiniz? Ne olacak canım insan bir kere evleniyor deyip birde onları balkonlarınızdan izler miydiniz? Bir kere evleniyor olmalarının karşısında hayatının en önemli sınavına girenleri feda mı etmemiz gerekecek? Bu sorun hepimizin. Evet, Emniyet özellikle sınavdan bir gece evvel daha da dikkatli olacak. Gerekirse en ağır cezayı verecek. Çünkü bu kişiler 15-20 dakika bir yerde durup sonra başka bir mahalleye giderek tavuk almaya devam ediyorlar. Bu adet yaşasın ama sessiz yaşasın. İnsanları rahatsız etmeden yaşasın. Üniversite sınavının gecesinde çocukları yataklarından kaldırarak yaşamasın. İnegöl?ün bir köy değil 168 bin insanın yaşadığı koca bir şehir olduğunu unutanlara hatırlatmak sanırım hepimizin görevi.