1500 yıl önce dünya nasıldı? İmparatorların, firavunların, sultanların kendilerini ilah ilan ettikleri zamanlara şahit oldu dünya. Kuvvetlinin zayıf olanı ezdiği, ekonomik gücü olmayanların açlığa ve ölüme terk edildiği günlere şahit oldu dünya. Alın teri ile çalışanların mal varlıklarına el koyan eşkıyaların zulmüne şahit oldu dünya. Tefecilerin, faiz ile borç vererek ağına düşürdükleri açgözlüleri, bu açgözlülüğünden faydalanarak mallarını ve namuslarını sömürdükleri günlere şahit oldu dünya. Atalarının heykellerini yapıp, bu heykelleri canları pahasına sahiplenip onlardan medet umarak putlaştıranların var olduğu günlere şahit oldu dünya. Haklı olanın değil kendi kavminden olanlara sahip çıkıldığı, adaletin yerlerde süründüğü kavmiyetçiliğin hakim olduğu günlere şahit oldu bu dünya.

(1500 yıl öncesinden bahsettiğimi unutarak, yukardaki paragrafı tekrar okuyabilirsiniz.)

Rabbim bu durumun düzelmesi için, adaletin hakim olması için, insanlığın kurtuluşu için, sosyal düzenin sağlanması için bir elçi gönderdi. Bu elçisini kitap ile destekledi. Örnek model olarak nasıl bir kişi olunmalı ve nasıl bir toplum olunmalı dersini 23 yılda verdirdi. 23 yıl sonunda insanlar; fitneden, dedikodudan, anarşiden, zulümden, sömürülmekten, kavmiyetçilikten uzak durarak; bağları kuvvetli bir toplum olarak yaşanabileceğini öğrendiler.

1500 yıl öncesi sorunlar ile bugün var olan sorunlar arasında ciddi farklar görünmüyor. Eğer problem çağlar öncesi ile aynı ise keşfedilmiş ve başarıya ulaşmış tedavinin de çağlar öncesi ile aynı olması kadar mantıklı bir düşünce yoktur her halde.

İnsanlar kavmiyetçilik üzerinden birbirleri ile kanlı oldular. Haktan, doğrudan yana değil de kendilerinden olanın tarafını tuttular. Böylece bir zulüm oluştu. Bu zulüm toplumsal barışı baltaladı. İslam geldi; haklıdan yana haksızdan yana tavır almayı emretti. Kavmiyetçilik ile ilgili ilk büyük imtihan Bedir'de verildi. Evet 313 Müslüman 950 müşrik ile mücadele etti ve Allah'ın (Celle Celaluhu) yardımı ile muzaffer oldu. Ancak Bedir savaşını ve ashabını övülmüş yapan, kavmiyetçiliğin yerlere serildiği ilk savaş olmasından kaynaklanıyordur.

Allah'a (Celle Celaluhu) isyan eden, en çok sevdiğimiz varlık olan Rabbimize putları ortak eden, Dünya'da kurdukları sömürü sistemlerine karışılmasını istemeyen müşriklerin; akrabaları olmasını, amcaları olmasını, babaları olmasını, kan bağı ile kardeşleri olmasını önemsemeyen 313 kahraman; kavmiyetçiliği yerlere sererek verdikleri mücadele nasıl kutsal olmasındı.

Bugün yeryüzünde mazlum olan Uygur Türkleri, Filistinliler, Suriyeliler, Afganistanlılar, Iraklılar, Yemenliler ve Ukraynalılar için mazumluklarını ortadan kaldıracak, zalimlerin zulümlerini durduracak mücadele verilmelidir. Zalimin başka bir dinden olan Rusya, ABD, Çin gibi devletlerden olması veya PKK, Siyonist terör örgütü gibi teröristlerden olması veya dindaş olan Suudi Arabistan'ın olması; zulme karşı durmayı engelleyen bir durum değildir.

Yesribi Medine'ye çevirmek; Yahudilerin fitne ile birlik olmasına engel oldukları Evs ve Hazrec kabilelerinin yüzyıldan fazladır süren savaşını durdurup barışı sağlamak ile mümkün oldu.

Birlik olmalıdır Müslümanlar. Çünkü dünyadaki hiçbir birlik, mazlumdan yana tavır almıyor. Kavmiyetçilik yapıyorlar. Mazlum seçiyorlar. Zalim ayırt ediyorlar. Bu durumda D8 gibi İslam Birliği esas olan kuruluşlar, kuruluş amacına uygun olarak canlandırılmalıdır.

Ancak bunun olması için tüm Müslümanlar birlik olmalı. Bizim partinin birlik olması, bizim cemaatin birlik olması, bizim milletin birlik olması bir anlam ifade etmiyor. Ben Müslümanım diyen herkesin birlik olması şarttır.

Rabbim Müslümanların birlik olduğu, fitnelere şuurlu bir şekilde karşı durduğu, zalime karşı ve mazlumu koruduğu günlerin ihyasını bizlere nasip etsin. Amin.

Allah'ın (cc) kulu, Ümmet-i Muhammed'den, kardeşiniz İlyas...