Kaç gündür gazetecilerin köşkleri, villaları, yalıları gündem konusu oldu. Aslında gündem konusu olan normal yolla edinmiş oldukları bu mal varlıkları değil bu malvarlıklarını kaçak yapmaları ya da bir yerlerine kaçak bir şeyler kondurmaları. Ve hepside bize köşelerden ahlak satan tipler.

Sözcü Gazetesi yazarı Yılmaz Özdil'in Bodrum'daki denize sıfır yaptırdığı villasının kaçak uzantısı iddiaları, Fox Tv haber sunucusu Fatih Portakal'ın Seferihisar'da ki Çiftliğinde yaptırdığı kaçak müştemeliyatı iddiaları, enson da sözde sosyalist, ahlakçı Soner Yalçın'ın havuzlu kaçak köşkü iddiaları...

Netice itibariyle bu iddialar doğruysa resmen lağım borusu patlamış demektir. Artık mızrak çuvala sığmıyor.

Ya iktidardan ya da belediyelerden yemlenen o kadar çok gazeteci var ki.

Ondan sonra neden gazetecilere güven araştırmalarında hep en sondalar.. Bir defa sırf iş olsun diye, merakından gazeteci olan pek yok. Ya ihale kovalayan, ya terörist olup maske olsun diye gazetecilik arkasına saklanan ya da farklı istihbarat örgütlerine çalışıp sırf basın özgürlüğü aparatıyla heryere girip çıkmak için, bu imtiyazları kullanmak için gazeteci olan... Ne ararsan var memelekette. Bir tek hakkıyla doğru dürüst gazetecilik yapan yok.. Yani neredeyse yok...

Sağcı - Solcu farketmiyor.. Bal tutan parmağını yalıyor.. Köşelerdende milleti gaza getirip bir şeyleri istismar ediyorlar..

Atatürk, Vatan, Millet, Din, Parti vs. Hangisi daha karlıysa onunla iktifa ediyorlar.. Şu sıralar hepsi revaçta.. Hangisine kendilerini yakın görüyorlarsa onu istismar edip rant elde etmek moda oldu.

Bana sorabilirsiniz. Sen de köşe yazıyorsun.. Sen ne rant elde ettin diye..? Vallahi bu yazıları bile bedava yazıyoruz. Elimde de 1 tane babadan kalma müstakil evim bir de bisikletim var. İsteyen araştırsın.. Nasip olurda parayı bulursam araba almayı planlıyorum..

Neyse hep solculardan örnek verdim ama sağcı cenahta da nüfuzunu ve etiketini kullanarak eşşek yüküyle para kazanan gazeteci, yazar gırla var.

Mesela iyi hatırlıyorum 5-6 sene evvel görev yaptığım Kanuni Derneği olarak İnegöl'e bir tarihçiyi, hem de muhafazakar bildiğimiz bir tarihçiyi konferansa davet etmek için aramıştık. Bizden o gün için 6 bin TL para istemişti. Düşünün bir gecede bu kadar para kazanıyorlar. Bir çoğumuzun 2 aylık maaşı.. Hadi haftada 5 gece konferans verse 5 x 6 = 30 bin TL eder. Ayda 30 x 4 =120 Bin TL... Büyük rakamlar bunlar. Sanki holding CEO'su mübarekler.. Biz de sanıyoruz ki hayrına konferans veriyorlar. Ne kadar safmışız meğer.

Biz ne yapıyoruz ? Bu adamların verdiği gazlarla birbirimizi yiyoruz. Yok senin partin böyle yaptı, yok benimki şöyle dedi. Siz busunuz, biz şuyuz.. Derken ne komşu, ne arkadaş ne akraba kimseyi bırakmıyoruz. Veriyoruz satırı. Ne dost biliyoruz ne düşman.

Bu adamların yazdıklarını iyice düşünüp ona göre saf belirlemek lazım. Bildiğin dümdüz kandırılıyoruz. Onlar ise iban'ına düşen paracıklarını saymakla meşguller... İçlerindeki ses ise "Ulen bu kadar keriz varken bu ülkede biz daha çoook malı götüreceğiz" Ey Halkım! Keriz olma.. Kutsallarını istismar etmelerine izin verme.

George Orwell'dan tam olarak günümüzü anlatan bir söz: "Evrensel hilekarlık zamanlarında hakikati dile getirmek, devrimci bir eylem haline gelecektir."

Ben de bu yazıyı yazarak devrimci bir eyleme imza atmak istedim... Üstüne üstlük bir köşe yazarı olarak...

SEÇİMLE GELEN SEÇİMLE GİDER

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçen hafta bazı HDP'li belediyelere terör suçlamasıyla Kayyum atanmasının ardından geçen gün yaptığı basın açıklamasında böyle söyledi; "SEÇİMLE GELENİN SEÇİMLE GİTMESİ GÜVENCE ALTINA ALINMALI" yani bilinçaltında söylemek istediği şey, "Seçimle geldilerse her haltı yapabilmeli, teröre silah ve lojistik desteği dahil her türlü desteği verebilmeli ve devlet buna ses çıkarmamalı" demek mi istiyor? Açıkçası şaşırmadım. Çünkü teröristleri ezelden beri himaye etmeyi pek sever Türk Solu.. Hatırlarsanız ilk DEP vekillerini SHP içinde meclise sokmuşlardı.. Teröristler SHP'yi truva atı gibi kullanmışlardı... Şimdide CHP HDP'nin kolu kanadı olmuştur...

Türkiye'de sol her zaman terör ile kucak kucağa olmuştur... Bu kadar içiçedirler ama seçmenleri bu durumda ölü taklidi yapmayı yeğlerler her daim..

Sonrada çıkıp resmi bayramlarda Türk bayrağı sallamaları yok mu? Beni hep öfkeyle birlikte bir gülme alır...